MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Kamu malına zarar verme Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Sanığın başka bir olaya ilişkin olarak Kuşadası Polis Merkezine getirildiğinde ifade için bekleme salonunda beklediği sırada duvarda asılı bulunan cam panoyu eliyle vurmak suretiyle kırdığı, bu şekilde kamu malına zarar verme suçunu işlediği iddia edilen olayda;Toplanan deliller ve bütün dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı karakolda bulunan panoyu kırmak suretiyle üzerine atılı mala zarar verme suçunu işlediği iddia, ikrar, tutanak içeriği ile yeminli tanık beyanları kapsamından anlaşıldığı gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Suçun haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet ve şiddetli elemin etkisi altında kalarak haksız fiili yapan kişiye karşı işlenmesi halinde haksız tahrik hükmünün uygulama alanı bulabileceği, kamu malına zarar verme suçunun yapısı ve niteliği gereği haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına elverişli bulunmadığı gözetilmeden, sanığın cezasından 5237 sayılı TCK'nın 29. maddesi uyarınca indirim yapılarak eksik ceza tayin edilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin “Velayet hakkından;vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverildiği tarihe kadar Yoksun bırakılmasına” uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar Yoksun bırakılmasına” cümlesi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.