Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30018 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15173 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK'nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.Katılan ...'nin ...A.Ş.nin sahibi sanık ...'ya ait Gaziantep'te bulunan fabrika vasıflı taşınmazın ... Noterliği'nde yapılan 12/10/2005 tarihli kira sözleşmesi ile makina parkları, tesisleri ve tüm demirbaşlarıyla birlikte vekili Av. ...aracılığıyla kiraladığı, bu tarihten sonra katılan ...'nin 05/02/2010 tarihinde düzenlenen teslim ve tesellüm tutanağı ile kira sözleşmesindeki haklar baki kalmak ve kira sözleşmesine ekli 17 ayrı demirbaşın eksikliği ile fabrikayı ...'ya teslim ettiği, ...'nun bu sözleşmenin 17/10/2005 tarihinde katılan Ahmet vekili Av. ...'ün imzası ile yenilendiğini belirterek bu sözleşmedeki kira bedelini esas alarak icra takibi yaptığı, icra takibinin yargılama süreci içerisinde kesinleştiği, bu süreç içerisinde katılanın 17/10/2005 tarihli sonraki sözleşmeden haberdar olmadığını, makina parkının sanık tarafından ... Fabrikası'na kendinden habersiz satılmasına rağmen kendini yanıltan sanığın bu demirbaşların sanki kendisi tarafından eksiltilmiş gibi hile ile kendisine teslim ve tesellüm tutanağı imzalattırıldığını iddia ederek sanığın dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği iddia olunan somut olayda; Sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d ve h maddesinde öngörülen kamu kurum ve kuruluşlarının, araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ve bu suçla bağlantılı olan özel belgede sahtecilik suçuna ilişkin delilleri takdir ve değerlendirmenin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın gözetilmesine, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.