Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30010 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2179 - Esas Yıl 2015





.MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 14.02.2006 tarih ve 2006/9-13-16 sayılı kararında belirtildiği üzere 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın; “Lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul” başlıklı 9. maddesinin 3.fıkrasındaki;“Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” hükmü uyarınca, kesin yargı haline gelmiş bir hükümde değişiklik yargılaması yapılması, önceki hükümde sabit kabul edilen olaya her iki yasanın ilgili tüm hükümleri birbirine karıştırılmaksızın uygulanmak suretiyle ayrı ayrı sonuçlar belirlenmesini ve bunların karşılaştırılmasını gerekli kılmaktadır. Lehe yasanın saptanması için, maddi olaya eski yasalar ile yeni yasa yekdiğerinin hiçbir hükmü karıştırılmadan bir bütün halinde uygulanacak ve uygulama sonucunda ortaya çıkan sonuçlar birbirleriyle karşılaştırılacaktır. Ancak bu karşılaştırmada, hükmün tesisi aşamasında uygulanması gereken normlarla, hükmün infazına ilişkin normlar birlikte değil, ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Bu değerlendirmede hüküm tesisi aşamasında uygulanması gereken düzenlemelerin aynı yasa kapsamında bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, sadece bir yasa değil bir müesseseyle ilgili düzenlemelerin yer aldığı yasalar birlikte değerlendirilecektir.Görüldüğü gibi; kesin yargı haline gelmiş bir hükümde sonradan yürürlüğe giren ve lehte hükümler içeren yasaya dayalı bulunan değişiklik yargılaması, her iki yasanın ilgili tüm hükümleri, önceki hükümde sabit kabul edilen olaya uygulanmak suretiyle belirlenmeli bu belirleme herhangi bir inceleme, araştırma, kanıt tartışması ve takdir hakkının kullanılmasının gerekmediği;Eylemin suç olmaktan çıkarılması, ceza sorumluluğunun kaldırılması, önceki hükümle belirlenen cezanın bir değerlendirme ve takdir gerektirmemesi gibi hallerde, evrak üzerinde;Sonraki yasa ile; suçun unsurlarının veya özel hallerinin değiştirilmiş olması, cezanın tayininde 5237 sayılı TCY’nın 61 inci maddesi gözetilerek cezanın tayin ve taktirinin gerekmesi, önceki hükümde cezanın asgari haddin üzerinde tayini nedeniyle bu olguların 5237 sayılı Yasanın 61. maddesi uyarınca tartışılmasının gerekmesi, artırım ve indirim oranlarının belirlenmesinin takdiri gerektirmesi, seçimlik cezalardan birinin tercihinin söz konusu olması, seçenek yaptırımların yada cezanın kişiselleştirilmesini gerektiren hallerin değerlendirilmesinin gerekmesi, durumlarında ise duruşma açılarak değerlendirme yapılmasını zorunlu kılmaktadır.Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olayda;1-5252 sayılı Kanunun 9/1. maddesi uyarınca usulüne uygun şekilde katılan veya şikayetçiye de haber verilerek “duruşma açılıp” anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca da hükümlünün 765 sayılı TCK'nın 504/ilk, 522/1,55/3, 647 sayılı kanunun 4/1, TCK'nın 72 maddeleri gereğince cezalandırılmasına ilişkin kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü ile sonradan 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın temel cezanın tayini ile cezanın bireyselleştirilmesine ilişkin tüm hükümleri somut olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların denetime imkan verecek şekilde gösterilip birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasa belirlenip sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde dosya üzerinde karar verilmesi,2-Uyarlama davalarında yeni hükmün kesinleşmesi üzerine önceki kararın infaza esas alınacak hüküm bölümü ortadan kalkıp geçerliliği sona ereceği için, önceki hükümdeki yargılama giderleri ile ilgili olarak infazda doğabilecek kuşku ve duraksamaları gidermek üzere uyarlama kararında da aynen gösterilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde yargılama gideriyle ilgili bir karar verilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, hükümlünün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.