Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 28726 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13873 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanık ...'ın katılan ...'nın kimlik bilgilerini kullanarak oluşturduğu sahte resmi belgelerle ve sahte nüfus cüzdanı ile bankacılık hizmet ve GSM abone sözleşmeleri düzenlediği, iki tane işyeri açtığı, üzerine cep telefonu hattı çıkardığı, bu hatlar üzerine taahhütlü cihazlar aldığı, çeşitli bankalarda hesaplar açtırdığı, böylece sanığın nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarının işlediğinin idida edildiği olayda;1-GSM şirketlerinden hat tesis edildiği, ... Bankası ve Türkiye İş Bankası'ndan hesap açtırıp pos cihazı aldığının iddia edilmesi karşısında; katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar gören ilgili GSM şirketleri ve banka yetkililerine usulüne uygun davetiye çıkartılarak, davaya katılmak isteyip istemediklerinin sorulması, zarara uğrayıp uğramadıkları, zarara uğramışlar ise ne kadar zarara uğradıklarının belirlenmesi,2- Sanığın, banka şubelerine vergi dairesine ve GSM şirketlerine başvuru yaptığı sahte nüfus cüzdanı ve diğer belgelerin asıllarının bulunup üzerinde inceleme yapılması ve aldatma kabiliyetlerinin bulunduğunun tespit edilmesi halinde, yapılan bütün bu işlemlerin sahte nufus cüzdanı ile mi yoksa nüfus cüzdan fotokopisi ile mi yapıldığı, sahte nüfus cüzdanları, sahte ikametgah belgeleri ve sahte banka hizmet ve kredi sözleşmesi ve GSM abonelik sözleşmesi nedeniyle sanığa yüklenen eylemin zincirleme resmi belgede sahtecilik suçu kapsamında kalıp kalmadığı başvuru sırasında kullanılan nüfus cüzdanı ve ikametgah ilmuhaberlerin aslının temin edilememesi halinde sahte olup olmadıklarının tespit edilemeyeceği ve onaysız fotokopiden ibaret olan belgelerin TCK'nın 207/1. ve 43. maddeleri gereğince zincirleme özel belgede sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmayacağının tartışılması, sanığın kurumlara, bankalara ve GSM şirketlerine yaptığı başvuru sırasında kullandığı sahte ikametgah ilmuhaberi ve banka hizmet ve kredi sözleşmesi, GSM abonelik sözleşmesi asıllarının, yapılan sahtecilikte aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, söz konusu belgelerin mahkeme heyeti tarafından incelenip özelliklerinin zapta geçirilmesi, bu şekilde, sahtecilikte aldatma kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespitinden sonra sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm tesisi,3-Kuşadası Ceza Mahkemesince, 14/12/2008 tarihinde verilen, 2004/307 esas, 2004/757 karar sayılı olan mahkumiyet hükmünün kesinleşme tarihinin 08/11/2005 tarihi olduğu, kanundaki şartlarının oluşmadığı ve bu nedenle tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden sanık hakkında mükerrirler hakkındaki infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi,4-Sanığın katılanın kimlik bilgilerini kullanarak oluşturduğu sahte belgelerle ilgili olarak Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/2 esas sayılı dava olduğunun anlaşılması karşısında; söz konusu dosyanın mahkemesinden getirilerek incelenmesi, esas hakkında karar verilmiş ise dosyanın onaylı bir örneğinin delil olarak dosya arasına alınması, karar verilmemiş ise aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunan dosyaların birleştirilmesinin gerekip gerekmediği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.