Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 28722 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1977 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Kamu malına zarar verme, hakaret, görevi yaptırmamak için direnme Dosya incelenerek gereği düşünüldü;1) Sanık B.. K.. hakkında kamu malına zarar verme, hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme, sanık Y.. Ü.. hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret, sanık M.. Y.. hakkında hakaret suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde,265. maddesi ile düzenlenen;“Görevini Yaptırmamak İçin Direnme”suçuyla korunan hukuki yarar,kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup;bu suçta,kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu,seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla,cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için,öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil,görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle,kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse,fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeye elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.Sanık M.. Y..'ın Isparta ili şehirlerarası otobüs terminalinin yanındaki çayocağı önünde belinde silah olduğunun farkedilerek güvenlik birimlerince yakalandığı, gerekli yasal işlemin yapılması için polis merkezine götürüldüğü, hakkında idari yaptırım uygulandığı, bu sırada sanık M.. Y..'ın arkadaşları temyiz dışı sanık B.. A.. ve sanıklar B.. K.. ve Y.. Ü..'ın polis merkezine geldikleri, arkadaşları ile görüşmek istedikleri, ancak polis memurlarının hakkında işlem yapılıyor on dakika sonra çıkar demeleri üzerine, sanık B.. K..'un sinirlenerek, katılan ve şikayetçi polis memurlarına hitaben "A...a koydumun çocukları bu karakolu başınıza yıkarız, beşyüz kişi toplar gelirim, hepinizin anasını avradını s.keriz, az sonra gelip karakolu tarayacağım, hepinizin evlerini tespit edeceğim, bunun hesabını tek tek soracağım, Isparta'da arkadaşlarımı alarak, işlem yapacak babayiğit ve polis olamaz, biz arkadaşımızı içerde tutturmayız, onu bize verin yoksa burayı ateşe veririz" şeklinde sözler söylediği, bu sırada sanık B.. K..'un kullanmış olduğu ..... plaka sayılı araç ile patinaj çekip hız yaptığı, sanık ...'ın bu eylemi nedeniyle hakkında işlem yapılmak üzere polis merkezine götürülmek istendiği, bu sırada sanık B.. K..'un polis merkezine girmemek üzere direndiği, polis merkezinin cam kapısını tekmelediği, katılan C.. S..'ın elinde bulunan Aselsan 4011 model el telsizinin yere düşmesi sonucu anteninin iki yerinden kırıldığı, bu esnada Sanayi Polis Merkezi önünde bekleyen temyiz dışı sanık B.. A.. ve sanık Y.. Ü..'ında görevlilere mukavemet göstermeye başladıkları, sanık M.. Y..'ın ise nezarethaneye götürülürken "Beni bırakın burada tutamazsınız" şeklinde ifadeler kullanıp başını nezarethane demirlerine vurduğu, böylece sanık B.. K..'un hakaret, kamu malına zarar verme ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarını işlediği, diğer sanıkların ise görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçlarını işlediklerinin iddia edildiği, sanıkların iddianamede yazılı eylemleri gerçekleştirdiklerinin anlaşılması karşısında mağdur beyanları, katılan beyanları, sanık beyanları, adli raporlar, olay ve yakalama tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre sanık B.. K..'un hakaret, kamu malına zarar verme ve görevi yaptırmamak için direnme suçları, diğer sanıkların ise görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçlarından haklarında kurulan mahkumiyet hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 2)Sanık M.. Y.. hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;Sanığın suça konu eylemini polis merkezi içinde tek kişiye karşı işlediğinin anlaşılması karşısında, yasal unsurları oluşmayan 5237 sayılı TCK'nın 265/3. maddesi gereğince artırım yapılarak fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.