Tebliğname No : 11 - 2011/348304İNCELENEN KARARIN;MAHKEMESİ : Alanya 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 25/03/2011NUMARASI : 2010/67 (E) ve 2011/115 (K)SANIK : Ö.. İ..SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkânını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır. Katılanın, sanık hakkında karşılıksız çek keşide etme suçundan suç duyurusunda bulunduğu, yapılan soruşturma neticesinde sanık hakkında karşılıksız çek keşide etme suçundan iddianame tanzim edilip, mahkemece yapılan yargılama sırasında, sanığın çek keşide etme yetkisinin olmadığını savunduğu, mahkemece sanık hakkında karşılıksız çek keşide etme suçundan beraat kararı verilip, dolandırıcılık suçundan ise suç ihbarında bulunulduğu, Sanığın katılana olan borcu karşılığında İ P T Limited. Şirketine ait 10/02/2008 keşide tarihli 12.500 TL bedelli çeki çek keşide etme yetkisi olmadığı halde keşide ederek katılana verdiği, böylece sanığın katılana karşı dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;1-Katılan vekilinin sanık hakkında verilen nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hüküm yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;Katılanın beyanında sanık ile aralarında daha önceden alacak verecek ilişkisi olduğunu, sanığın kendisine çek verdiğini, önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı cihetiyle sanığın müsnet suçtan beraatine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA2-Katılan vekili ve O yer Cumhuriyet savcısının sanık hakkında verilen resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hüküm yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;Sanığın savunmasında çeki kendisinin keşide ettiğini, imzayı kendisinin attığını, çek keşide etmeye yetkisi olmadığını, tanık K.. İ..'nin sanığın çeki keşide ettiğinden haberdar olmadıklarını beyan etmesi ve hesap sahibi tarafından ödeme yasağı konulması karşısında, sanığın isnad olunan resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği anlaşılmakla, mahkumiyeti yerine yazılı şekilde yargılamaya devamla beraatine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.