MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Sanığın, katılana ait kimlik fotokopisini kullanarak katılan adına abonelik sözleşmesi imzalamak suretiyle dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda, 1-Sanık hakkında dolandırıcılık suçu yönünden kurulan hükme yönelik olarak yapılan incelemede;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK'nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkı ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverilmeye, altsoyu dışında kalanlarla ilgili hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hiçbir ayrım yapılmaksızın koşullu salıvermeye kadar hak yoksunluğuna hükmolunması,Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümden 5237 sayılı TCK.nun 53/1. maddesinin uygulamasına ilişkin kısmın çıkartılarak yerine ''sanığın, 5237 sayılı TCK.nun 53/1-3 madde ve fıkraları uyarınca, (c) bendinde sayılan kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkı, vesayet ve kayyımlığa ait haklardan koşullu salıverilmeye kadar, madde ve bendlerde sayılan diğer haklardan ise hükmolunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına'' yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2-Sanık hakkında sahtecilik suçu yönünden kurulan beraat hükmüne yönelik olarak yapılan incelemede;Sanığın katılandan aldığı kimlik fotokopisini kullanarak TTNET ADSL abonelik sözleşmesini düzenleyip, katılan yerine sahte imza atarak evine telefon hattı üzerinden internet bağlatmak şeklinde gerçekleşen eyleminin, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu ve 5237 sayılı TCK'nın 212.maddesinde düzenlenen içtima hükmü uyarınca ayrıca cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, bu suçun dolandırıcılık suçunun unsurunu oluşturması nedeniyle yasal unsurlarının oluşmadığı şeklindeki yerinde olmayan gerekçeyle beraatine hükmesilmesi,Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.