MAHKEMESİ :Çocuk MahkemesiSUÇ : Kamu malına zarar verme, hırsızlığa teşebbüs, işyeri dokunulmazlığının ihlaliHÜKÜM : Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, düşme, beraat, mahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;1-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında hırsızlığa teşebbüs suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;5271 sayılı CMK'nın 231.maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" ilişkin karara karşı aynı Kanun'un 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271 sayılı CMK'nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,2-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kamu malına zarar verme, hırsızlığa teşebbüs, iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen düşme kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;Sanığın talimatla Pozantı Asliye Ceza Mahkemesinde 17/02/2009 tarihinde yapılan sorgusunun zamanaşımını kesmesi nedeniyle hüküm tarihinde zamanaşımının dolmadığı gözetilmeden davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi yasaya aykırı ise de;Suç tarihinde 15 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 116/1, 152/1-a, 142/1-a-b maddelerindeki kamu malına zarar verme, hırsızlığa teşebbüs, iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçları için öngörülen cezaların türü ve üst sınırına göre, aynı Kanun'un 66/1-e ve 66/2 maddelerinde belirtilen 4 yıllık asli dava zamanaşımının, suça sürüklenen çocuğun sorgusunun yapıldığı 17/02/2009 tarihi ile inceleme tarihi arasında gerçekleştiği anlaşılmakla;5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 3-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kamu malına zarar verme suçundan verilen mahkumiyet, iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen beraat kararlarına yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur.Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek,failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle, konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma, dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak, konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır.Suçun oluşması için,sahibinin rızası olmadan girilen yada rızayla girildikten sonra istendiği halde dışarı çıkılmayan bir konut veya eklentisi olmalıdır. Konut, (mesken) bir kimsenin geçici de olsa oturmak için sığındığı her nevi yer olarak tanımlanabilir. Medeni kanunun 19'uncu maddesinde tanımlanan her ikametgah TCK anlamında bir konuttur Kişinin ihtiyaçlarından bir veya bir kısmının yerine getirildiği yani yaşamsal faaliyetlerini geçirdikleri yer konuttur. Konutun bir bina olması şart değildir. Konut eklentisi (müştemilat); konuta bitişik yada onun yakınında olan, konut veya benzerî yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yapılar veya yerlerdir. Balkon, koridor, sahanlık, etrafı çitle çevrili avlu, eve ait etrafı duvarla çevrili bahçe, buna örnek gösterilebilir. Diğer bir anlatımla, girilmesi konutta oturanların huzur ve güvenliğini bozabilecek konuta bağlı veya pek yakın ek yapılar veya yerlerdir. Avlu, ahır, bahçe, taraça, samanlık, odunluk, kömürlük, balkon gibi yerler eklentidir. Konut veya eklentiyi dış dünyadan ayırıcı belirtiler,o yer sahibinin yaşama biçimi, mevcut olanakları, sosyal ve ekonomik durumu ile kültürel ve yöresel özelliklere, gelenek ve göreneklere göre farklılıklar gösterebilir. Bu husus, olaysal olarak değerlendirilmeli, tayin ve takdir edilmelidir. Apartman giriş kapısından sonraki koridorların,merdiven ve merdiven boşluklarının,daire giriş kapısı ön kısımlarının, sahanlıkların apartmanda oturanlara ait ortak “eklenti” olduğunun kabulü gerekir.Apartman dış kapısının açık kalması, bu kısımların eklenti olma niteliğini etkilemeyeceği gibi eklenti sayılmamasına da neden olmaz.Dış kapının konması;bu yerlerin dış alemle ilgisinin kesildiğine ve yasa dışı bir amaçla içeri girilmesine izin verilmediğine ilişkin iradenin bir göstergesidir. Merdivenler ve sahanlık,konuta giriş çıkış için zaruri,konutun kullanış amacını tamamlayan ve sağlayan, konuta bağlı yerlerdendir.Her isteyenin bu yerlere girmesi ve yararlanması olanaksızdır.Sahanlık ve merdiven olmadan konut olamayacağı gibi, konut olmadan da merdiven ve sahanlık olamaz.Bu itibarla konut ve apartman merdiveni birbirinden ayrılmaz birer parça ve merdivenler konutun,eklentileridir. Rızaya aykırı olarak girme veya rıza ile girildikten sonra çıkması istenilmesine rağmen çıkmayan kişi bu eylemini, açık bir rızaya gerek olmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentilerinde işlemesi hâlinde Fail ikinci fıkraya göre cezalandırılacaktır.Girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri, Avukatlık bürosu, Doktor muayenehaneleri, Emlak bürosu,Mimar bürosu, v.b. gibi izinle girilmesi gereken yerlerdir.Girilmesi mutat olan yerlere, süper marketler, mağazalar, dükkanlar, pasta salonları, kahvehane, restoran ve lokantalar.sinema,tiyatro,otel,bar, hastane,örnek gösterilebilir. Halka açık olduğu saatlerde bu gibi, yerlere giriş de suç oluşmaz. Ancak halka kapalı olan saatlerde buralara rıza haricinde girilmesi hâlinde bu fıkradaki suç oluşacaktır. Evlilik birliğinde aile bireylerinden birinin rızasının olması, hukuka uygunluk sebebidir. Konutun birden fazla kişinin ortak kullanması durumunda, bunlardan birinin rızasının olması hukuka uygunluk sebebidir. Konut, sahibinin rızasıyla bu yere girilmesi hâlinde suç oluşmayacaktır. Konuta veya eklentiye girmenin gizli veya hile ile olması, konut sahibinin rızası olmadığını göstermekte ve alenen girme hâlinde men edileceğinin delilini teşkil etmektedir.Rızanın varlığı veya yokluğu,failin davranışlarına; amacına, giriş nedenine göre tespit edilmelidir.Yerel ve olaysal koşullar, gelenekler nazara alınmalıdır. Sütçünün süt, gazetecinin gazete, postacının mektup bırakmak için eklentiye girmesinde örtülü rıza mevcuttur. Ancak aynı yere, ırza geçmek, söz atmak, tasaddide veya sarkıntılıkta bulunmak, röntgencilik yapmak için girilmesinde rızanın varlığı kabul edilemez. Çünkü; eklenti sahibinin huzuru, güvenliği bozulmuş, kişisel özgürlüğü ihlâl edilmiştir.Bu itibarla;eklentiye girmede, burayı kullanma ve tasarruf etme hakkına sahip olanların rızalarının tespiti zımnında,sanığın davranışları değerlendirilmeli, giriş amacı araştırılmalı,olaysal olarak değerlendirme yapılmalıdır.Her iki halde de rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması zorunludur.Meşru amaç, hukuka aykırı olmıyan, hukuk düzeni tarafından suç kabul edilmeyen,haksız sayılmayan,yani hukuk düzenini bozmıyan amaçlardır. Eşlerden birinin, şehvet amacıyla bir başkasını konuta alması hâlinde, meşru bir amaca yönelik olmadığından, vaki rızası geçersizdir. Gece 01:20 sıralarında, ... Sağlık Ocağı'na suça sürüklenen çocuk ...'ın hırsızlık maksadıyla binanın arka tarafında bulunan pimapen pencerenin çerçevesini elindeki bir metre kadar uzunluğundaki demir boruyla zorlayıp, demir parmaklığı yerinden sökerek içeri girdiği, bu esnada olay yerine gelen emniyet ekibi tarafından yakalandığı iddia olunan somut olayda;a-Kamu malına zarar verme suçu yönünden;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin ve suça sürüklenen çocuk müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine; Ancak;1136 sayılı Kanun'un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13.maddesinin 1. fıkrası uyarınca, mahkumiyet kararı verilmesi halinde, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin ve suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına "katılanın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 900 TL vekalet ücretinin suça sürüklenen çocuktan alınarak katılana verilmesi" fıkrasının eklenmesi suretiyle 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,b- İş yeri dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden;Suça sürüklenen çocuğun ikrarı ve suça sürüklenen çocuk ...'in doğrular mahiyetteki değişmeyen beyanları ile tüm dosya içeriğine göre, eyleminin sübut bulduğunun anlaşılması karşısında; iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan suça sürüklenen çocuğun mahkumiyeti yerine, "suça konu yerin sağlık ocağı olduğu, özel kişiye ait iş yeri vasfının olmadığı" şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile, yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.