Tebliğname No : 11 - 2010/217339MAHKEMESİ : Burhaniye Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 31/12/2009NUMARASI : 2008/384 (E) ve 2009/373 (K)SUÇ : Dolandırıcılık Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.5237 sayılı TCK'nın 158/1-i bendinde, serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi hali nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilmiş,193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65/2 maddesinde serbest meslek faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmış, aynı kanunun 66. maddesi ise “Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denilmiştir. Aynı kanunun 37. maddesinin 4. bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançların bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağı belirtilmiştir. Kanunda kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerekir.Katılanın Fethiye’de emlak komisyonculuğu yapan sanıktan 40.000,00 İngiliz Sterlini civarında bir ev bulup kendisine almasını istediği, bu şekilde aralarında anlaşma sağlandıktan sonra, alınacak ev ve ödenecek ücret konusunda MSN üzerinden görüşmeye devam ettikleri, sanığın bu görüşmeler sırasında Ayvalık ilçesinde uygun bir ev bulduğunu, evin bedelinin yaklaşık 50.000,00 İngiliz Sterlini olduğunu söyleyerek, katılandan bu miktarı HSBC bankasının F.. şubesine havale ile göndermesini istediği, katılanın da değişik tarihlerde toplam 48.630,00 İngiliz Sterlini belirtilen hesaba havale ile gönderdiği, sanığın katılanla yapmış olduğu yazışmalarda A.. ilçesi A... köyü S..mevkii 8.... parselde kayıtlı arsa üzerinde bulunan 8 no’lu dubleks binanın askeri güvenlik bölgesinde bulunduğunu, bu nedenle öncelikle binanın başka biri adına tapuda devrinin yapılacağını, daha sonra da askeri birimlerden izin alınmasını takiben katılanın üzerine devir yapılacağını söyleyerek suça konu evi Ayvalık Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 21.08.2006 tarih ve 6006 yevmiye no’lu işlemiyle birlikte yaşadığı diğer sanık D.. D.. üzerine satın aldığı, katılanın, yabancı uyruklu olması nedeniyle taşınmazın kendi üzerine devrinin mümkün olmadığını öğrendikten sonra yapmış olduğu şikayeti üzerine; sanık D.. D.. tarafından evin tapusunun Ayvalık Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 20.04.2008 tarih ve 2691 yevmiye no’lu işlemiyle katılanın imzası dahilinde tanık Süleyman Yiğitoğlu’na devredildiği, bu şekilde sanığın katılana karşı mesleğinden kaynaklanan dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;Ayvalık Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 30.04.2008 tarih ve 884 no’lu yazılarından ve ekindeki tapu kaydından, suça konu taşınmazın Bakanlar Kurulu kararı uyarınca askeri güvenlik bölgesi içerisinde kalmış olması nedeniyle yabancılara satışının mümkün olmadığının anlaşılması, emlak komisyonculuğu yapmakta olan sanık Hidayet'in bu hususu bildiği halde, birlikte yaşadığı sanık D.. D.. üzerine tapuya tescil ettirmek suretiyle kaydettirdiği, her iki sanığın komşu evlerde oturan kişilere, bu taşınmaza katılan ile ortak olduklarını söyledikleri, hatta bu evi kiraya dahi verdikleri, katılanın bunların farkına vardıktan ve şikâyetçi olduktan sonra, taşınmazı katılanın istediği üçüncü kişiye devrettikleri anlaşıldığından, TCK’nın 157. maddesinde yer alan dolandırıcılık suçunun sübut bulduğu gözetilmeden, sanıkların mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde beraatlarına karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.