Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2682 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13755 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 4 - 2011/218308MAHKEMESİ : İzmir 2. Çocuk MahkemesiTARİHİ : 26/04/2011NUMARASI : 2011/186 (E) ve 2011/382 (K)SUÇ : Nitelikli mala zarar verme, Tehdit, HakaretDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanılış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Buca Belediyesine bağlı Ş.. Zabıta Amirliği'nde zatıba amiri ve memurları olarak görev yapan şikayetçilerden Hanefi ile Hasan'ın, amirleri Atilla'nın sözlü emirleri doğrultusunda Menderes caddesi üzerinde kestane satan suça sürüklenen çocuğun tezgahını kaldırmalarını müteakip, dört arkadaşı ile birlikte idare binasına elinde bıçakla gelen İsmail'in şikayetçilere hitaben ana-avrat küfrederek “sizi yaşatmayacağım” demesi, zabıta karakolu içindeki saksı ve sandalyeleri devirmeleri, dışarıda park halinde bulunan .... plakalı zabıta aracının motor kaputuna bıçağın kabzesi ile vurup ezik ve boya çatlağı-çizik oluşturması eylemlerinin “nitelikli mala zarar verme”; “tehdit” ve “hakaret” suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;1-Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; suça sürüklenen çocuğun aşamalarda değişmez savunmalarında zabıta binasına babası Mahmut'la gittiğini, kendisinin değil babasının içeri girip kestaneyi görevlilerden istediğini, yanında arkadaşlarının olmadığını söylemesi, dosyada var olan fotograflarda iki kişinin görülmesi karşısında; öncelikle suça sürüklenen çocuğun babasının usulünce tanık sıfatıyla dinlenmesi, fotografta görünen kişilerin şikayetçi Hanefi'nin 27.02.2011 tarihli ifadesinde belirttiği gibi olay sonrası gelen iki kişi olup olmadığının öğrenilmesi, kimlikleri belirlenebildiği takdirde iddia ve savunmalar doğrultusunda tanık olarak beyanlarının usulünce alınması, ileri sürülen olaya müdahale eden polis memurlarının da “olay yerinden kaçma” vakıasının olup olmadığı hususunda dinlenmeleri, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun ve suç vasıflarının tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturmayla yazılı biçimde kararlar verilmesi,2- Kabule göre de;a- 5395 sayılı Kanunun 35.maddesi ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20/1-7. maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından sosyal yönden inceleme yaptırılmasının gerekli, mahkemece sosyal inceleme raporuna gerek görülmediği taktirde ise gerekçesinin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmeyerek anılan Kanunun 35/3.maddesine aykırı davranılması,b- “Hakaret” suçundan kurulan hükmün birinci paragrafında uygulama maddesinin 125/1-3a yerine 152/1-a şeklinde yazılması,Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.