Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25951 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12189 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanık ...'in, müşteki ...'dan bir adet araç satın alıp karşılığında sahte olarak tanzim edilmiş ... Şubesine ait 19.10.2006 keşide tarihli, 8500 TL meblağlı keşidecisi ... olan çeki verdiği, daha sonra sanığın yine başka bir tarihte müştekiden demir döküm satın alarak karşılığında daha önceden ...nın iş yerinden çalınan ve ... Şubesine ait olan çeki 04.11.2006 keşide tarihli, 13.500 TL meblağlı olarak tanzim edilmiş bir şekilde müştekiye verdiği, bu şekilde sanığın hileli hareketlerle haksız menfaat temin ederek üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,1-) Sanığın aşamalarda değişmeyen ifadesinde, suça konu çekleri yaptığı işler karşılığında çeklerde keşideci olarak gözüken... ve ...'den aldığını belirterek atılı suçlamayı kabul etmemesi, ... Şubesine ait 19.10.2006 keşide tarihli, 8500 TL meblağlı keşidecisi ... olan çekin ne şekilde sahte olduğunun ve söz konusu çeklerin önceden doğan bir borca karşılık verilip verilmediğinin dosya içeriğine göre anlaşılamaması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın, önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı dikkate alınarak, sanığın suça konu çekleri araç ile demir dökümü aldığı anda mı verdiği yoksa söz konusu araç ile demir dökümü önceden alıp borcuna karşılık olarak söz konusu çekleri sonradan mı verdiği hususunun kesin olarak tespit edilmesi, suça konu çeklerde keşideci olarak gözüken ... ve ...'ün dinlenerek, söz konusu çeklerin çalıntı ve sahte olup olmadığı, sanığı tanıyıp tanımadıkları, çekin ne şekilde ellerinden çıktığının sorulması, suça konu çeklerdeki imza ile yazıların sanık ve keşidecilerin eli ürünü olup olmadığı ve çeklerin sahte olup olmadığı hususunda kriminal raporu alınması, gerektiğinde söz konusu çeklerde keşideci olarak gözüken... ve ... isimli şahısların iş yerlerine ait defter, kayıt ve belgelerin incelenerek suça konu çeklerin bir iş karşılığında sanığa verilip verilmediğinin tespit edilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi, Kabule göre de;2-) Sanığın, 5237 sayılı TCK'nın 43/1 maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünü birden fazla ihlal ederek, değişik zamanlarda birden fazla kez menfaat temin etmiş olması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış haklarının CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca saklı tutulmasına, 28.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.