Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2585 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16111 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, www.intoko.com.tr isimli sitenin bilgisayar ve donanımları bölümüne satıcı olarak ... ismi ile ilan verdiği, ileşim kurmak isteyenler içinde telefon numarasını ilanda belirttiği, Boluda oturan müştekinin ilanı okuyarak telefon ile kendisini ... olarak tanıtan sanık ile temas kurduğu, sanığın katılana Karşıyakada bilgisayar üzerine işyerinin olduğunu, son zamanlarda yazılıma ağırlık verdiği için elinde kalan bilgisayar malzemelerini ucuz fiyata elinden çıkarmak istediğini, bu amaçla da ilan verdiğini söyleyerek katılanı gerçekten satıcı olduğuna inandırdığı, sonrasında MSN aracılığı ile satılacak ürünler ile ilgili görüşmeler yaptıkları, nihayet katılanın bazı bilgisayar malzemelerini sipariş verdiği, sanığın siparişleri kargoya teslim etmesi için önce paranın yatırılması gerektiğini söyleyerek yeğeni ...'na ait olduğunu söylediği hesap numarasını verdiği, katılanın satış bedeli olan 480 TL'yi sanığın verdiği hesaba havale yaparak ödediği, ertesi gün paranın sanık tarafından çekildiği, siparişlerin gönderilmediği gibi telefonlarını da kapatan sanığın ortadan kaybolduğunun anlaşıldığı olayda, eyleminin bilişim sistemini aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilmeye kadar 53. madde 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.