MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Katılanın tatil amacıyla Türkiye'ye geldiği 2011 yılında sanıklarla tanıştığı, sanık ...'nun kendisini müdür olarak görev yaptığı spa merkezinin sahibi olarak tanıttığı, diğer sanık ...'in ise aynı yerde çalıştığı ve katılanla yakınlık kurması üzerine bir süre arkadaşlık yaptıkları, bu dönemde aralarında güven ilişkisinin oluştuğu, sanıkların bir süre sonra katılana Türkiye'den ev alması konusunda tavsiye ve telkinlerde bulunup, yardımcı olabileceklerini söyledikleri, katılanın da aralarındaki güven ilişkisi nedeniyle ikna olarak kendisine ev almaları için sanıklara önce kapora olarak 3.600 Euro parayı elden nakit olarak verdiği, İsviçre'ye döndüğünde, sanık ...'ın hesabına 07/06/2011 tarihinde 118.161,55 Frank, sanık ...'in hesabına ise 06/07/2011 tarihinde 122.537,22 Frank para gönderdiği, sonraki süreçte katılan tekrar Türkiye'ye gelerek sanıklardan vaad ettikleri evi talep etmesine rağmen sanıkların katılanı oyaladıkları, herhangi bir şekilde evin satışını gerçekleştirmedikleri gibi aldıkları paraları da iade etmedikleri, bu surete dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda, Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde açığa çıkarılabilmesi amacıyla, sanık ...'in savunmasında katılanın kızı ile bir süre birlikte olduğunu ve katılanın iş kurup kızı ile evlenmesini sağlamak için söz konusu parayı hediye olarak verdiğini iddia etmesi ve fakat sonraki süreçte katılana aldığı paranın bir kısmını ödemiş olması karşısında, katılanın kızı olan ve ifadelerde adı... olarak geçen kişinin tanık olarak dinlenip söz konusu iddiaların sorulması, dosya içerisinde bulunan sanık... tarafından borç sözleşmesi adı altında yazıldığı iddia edilen Almanca dilindeki yazılı beyanın içeriğinin anlaşılabilmesi amacıyla tercümesinin yaptırılması, katılan vekilinin mazereti nedeniyle katılamadığı ilk celse katılan ve vekilinin yokluğunda karar verilerek, katılan vekilinin temyiz dilekçesinde belirttiği tanığı dinletememiş olması ve delillerini ibraz edemediği dikkate alınarak, katılan vekilinin dilekçesinde belirttiği tanık İlyas Yaşar'ın tanık olarak dinlenmesi, sanıkların kendilerini emlakçı ya da otel sahibi olarak tanıttıklarına dair bir kartvizit ya da yazılı bir belgenin bulunup bulunmadığı hususlarının taraflardan sorulup varsa buna ilişkin belgenin dosya içerisine alınması, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.