MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Beraat, mahkumiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıDosya incelenerek gereği düşünüldü;1-Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; 5271 sayılı CMK'un 231.maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12.maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271 sayılı CMK'un 264.maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran katılanın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,2-Sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, sanık, ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararlarının temyiz incelemesinde; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Katılanın yetkili olduğu şirket ile sanığın yetlili olduğu ... şirketi arasında suç tarihi öncesinde ticari ilişki bulunduğu katılanın yetkilisi olduğu ... tarafından faaliyet konusu çeşitli ürünler satıldığı, mal alışlarının bedeli olarak suça konu 24 000 TL bedelli keşidecisi ve borçlusu ... olan çekin sanık ...'ın çalışanı sanık... ... tarafından ... şirketi çalışanı tanık ...'a teslim edildiği , sanık ...' in bu çeki sanık ... adına verdiği, çekin vadesi geldiğinde tahsil için sanıkların bulunduğu...'a gidildiğinde önce ödeme vaadinde bulunulduğu, ancak bu görüşmede çekin arkası kaşelenerek ...'ın ciranta olarak imzasının alındığı, ...'a atfet atılan imzanın ...'a ait olmadığı, çekin arka sayfasındaki 1. ciranto bölümündeki ... yazısının ...'ın çalışanı ... e ait olduğunun tespit edildiği, alacaklı ... tarafından borçlu ... aleyhine yapılan takibin ... hakimliğinin 2007-2 esas ve 2007/101 karar sayılı kararı ile ... açısından takibin durdurulduğu somut olayda;a- Sanıklar ..., ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararları yönünden;Suça konu çekin önceden doğmuş borç karşılığında verildiğinden nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı anlaşıldığından verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,b-Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat kararı yönünden;Suça konu çekin, sanığın katılana ait şirkete borcuna istinaden verildiği, çeki katılan şirket çalışanına veren sanık...'in, sanık...'nin çalışanı olduğu, sanık...'in, yanında çalıştığı sanık...'ye ait borç için menfaati olmadığı halde sahte çek düzenlemesinin mümkün görülmemesi karşısında, borç sahibi olan sanığın, sahte çek düzenlemesi hususunda sanık...'i azmettirdiğinin kabulü ile atılı suçtan cezalandırılması yerine yazılı şekilde beraatine hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.