MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılıkHÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;1- Sanık müdafiinin temyiz itirazlarına yönelik incelemede;Sanık müdafiinin yüzüne karşı tefhim olunan 03/05/2011 tarihli mahkumiyet hükmüne yönelik, sanık müdafiinin yasal süresi geçtikten sonra yaptığı, 13/06/2011 tarihli temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 2- Katılan vekilinin temyiz itirazlarına yönelik incelemede;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK'nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.Türk Ticaret Kanunu’nun 14. maddesinde, Tacir;"(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.Ticaret şirketleri, aynı yasanın madde 124’de;(1) Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 55. ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55 - Yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.Bu suçun oluşabilmesi için, Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.Katılan şirketin hazır beton üretimi ve pazarlaması alanında faaliyet gösteren ticari bir şirket olduğu, bu faaliyet nedeniyle, sanığın ortağı bulunduğu... Ltd Şirketi ile ticari ilişki içinde oldukları, bu şirkete vadeli satışlar yapıldığı, borcun ödenememesi ihtimaline binaen alacağın teminatlara bağlandığı, sanığın teminat olarak... mah... bağımsız bölümleri... şirketinin doğmuş doğacak borçlarına karşılık 400.000 TL bedelle,... Şirketi lehine ipotek tesis edildiği, katılan şirket tarafından teminatın yerindeliğini tespit için gayrimenkul değerlendirme kuruluşu olan... A.Ş. ile anlaştığı,... A.Ş. çalışanlarının yerinde araştırma yapıp 30/06/2005 tarihli değerlendirme raporu düzenledikleri, sanığın ilk değerlendirmeyi yapan... çalışanlarına inşaatı tamamlanmış başka bloku gösterip fotoğraflarını çektirdiği, hatta " İskana başvurulduğu, yakın zamanda alınacağı" şeklinde beyanda bulunduğu, bu rapora güvenen katılan şirketin, sanığa mal vermeye devam ettiği, 2008 yılında... şirketinin borçlarını ödeyemez duruma gelmesi üzerine, verilen teminatlardan borçların tahsiline karar verildiğinde yeniden taşınmazların değerlendirilme işlemi yapıldığı, bu kez değerlendirme işinin SOM Kurumsal...Değerlendirme A.Ş.'ne verildiği, bu şirketin 30/01/2009 tarihli raporunda, teminat olarak gösterilen bağımsız bölümlerin yer aldığı A blok olarak numaralandırılan taşınmazın inşa edilmediği, hiç bir zaman mevcut olmadığının açıklandığı, sanığın kamu kurumu olan Tapu Sicil Müdürlüğünde düzenlenen ipotek senedinde, kasten yanlış bilgi verdiği, şirket adına yaptığı faaliyet sırasında, karşılığını ödemeyeceği malzemeleri alabilmek için bitmiş binaları kendisine ait gibi gösterip Tapu Sicil Müdürlüğü’nde ipotek tesis ettirerek menfaat temin ettiği iddia edilen olayda;Sanığın değerlendirme sırasında... elamanlarının yanında olmadığını,... elemanlarına tapu fotokopilerini verdiğini, Kooperatif başkanını arayıp... çalışanlarını başkanın bulunduğu adrese yönlendirdiğini, başkan yada yönetimden birisinin daireleri çalışanlara gösterdiğini, inşaatların tamamlanmış olduğunu sandığını, ipoteğe konu binaların kendisiyle iş yapan ... Kooperatifine ait olduğunu, Kooperatifin yarım inşaatını bitirmesine karşılık dört daireyi verdiklerini, kira geliri almak istediğinde dairelerin hiç başlanmadığını öğrendiğini, sonradan kooperatifle bu konuda anlaşarak teslim edemedikleri 4 daireye karşılık aradaki farkı ödemek kaydıyla 27 daireye tekabül eden arsa payı tapularını aldığını, borçları ödediğinden ve şirketin haberi olmadan kooperatifle birlikte diğer bloklarında inşaatını tamamlayacağını düşündüğünden katılan şirketle bu konuyu konuşmadığını, kriz nedeniyle işleri tamamlayamadığından daireleri de teslim alamadığını, arsa payı tapularının da hacizli olduğunu, katılan şirketle halen iş yaptığını savunduğu,... eksperi olan... müşteri tarafından vekalet verilmediğinden belediye ve diğer resmi kurumlarda gayrimenkul ile ilgili detaylı inceleme yapmasının mümkün olmadığını, kendi imkanlarım ile elde ettiği bilgeler ve müşterinin sözlü beyanı ışığında değerlendirme raporu hazırladığını beyan ettiği,... yetkilileri hakkında 05/02/2011 tarihinde verilen ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar hakkında itirazda bulunulduğu, katılan vekilinin şikayet dilekçesinde katılan şirketin satışlarını vadeli olarak yaptığını, alacağını bazı teminatlara bağladığını, sanığın şirketi tarafından zamanında borcun ödenmemesi ihtimaline binaen, katılan şirket tarafından birtakım teminatların verilmesinin istendiği ve sanık tarafından borcu için şikayete konu olan ipoteğin verildiğini beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti için katılan şirketin alacağının ipotek tesisinden önce yoksa sonramı doğduğu tespit edilerek, suç tarihinde Yakutiye Kooperatifi yöneticilerinin tanık sıfatıyla beyanlarının alınması,... yetkilileri hakkında verilen ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulüne karar verilip verilmediği araştırılarak,... yetkilileri hakkında açılan bir dava bulunması halinde delillerin birlikte değerlendirilmesi bakımından her iki dosyanın birleştirilmesi, açılan bir dava bulunmadığı takdirde hileli olduğu iddia edilen gayri menkul değerlendirme raporunu düzenleyen... yetkililerinin beyanının alınarak, ne suretle henüz yapımına başlanmayan kat irtifakı kurulmuş arsa vasfındaki gayri menkulün tamamlanmış daireler gibi gösterildiği, sanığın söz konusu taşınmaz yerine başka taşınmazları gösterip göstermediği, gayri menkulün değerlendirilmesinde sanıktan bağımsız olarak belediye ve tapu kayıtlarının esas alınması gerekip gerekmediği hususları tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.