MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Somut olayda; sanığın ... ile tali acentelik sözleşmesi yaptığı söz konusu şirket adına sigortalılardan tahsil ettiği sigorta primlerini, aralarındaki tali acentelik sözleşmesinin 8. maddesine göre, en geç tahsil edildiği ayı takip eden ayın 5. gününe kadar ... Sigorta aracılık Hizmetleri limited Şirketine intikal ettirmesi gerektiği halde bir kısım primleri intikal ettirmediği, sanığın tahsil ettiği primleri adıgeçen şirkete verdiğine dair herhangi bir belge ibraz edemediği, sigortalılardan muhtelif tarihlerde tahsil ettiği 10.450,15 TL yi uhdesinde tuttuğu anlaşıldığından, eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Sanığın eylemini, katılana karşı aynı suç işleme kararı kapsamında değişik zamanlarda gerçekleştirmesi karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanıklar hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı ceza alt sınırdan belirlendiği halde yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle adli para cezası tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılmak suretiyle tespit edilerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “60 gün”, “50 gün” ve “1000 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine sırasıyla “5 gün”, “4 gün” ve “80 TL” adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.