Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25587 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8690 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, kasten yaralama, görevi yaptırmamak için direnmeHÜKÜM : DüşmeDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde;5237 sayılı TCK’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde, 265. maddesi ile düzenlenen;“Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçuyla korunan hukuki yarar,kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup;bu suçta,kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu,seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla,cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için,öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil, görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır.Cebir,kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle,kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse,fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeğe elverişli,doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.Somut olayda; olay tarihinde kavga ihbarı üzerine görevli polis memurları işlem yapmak üzere olay yerine geldiğinde, sanığın görevlilere karşı koyarak direndiği, müşteki ...'in silahını alarak kendisini BTM ile giderilir şekilde darp ederek yaraladığı ve telsiz cihazını kırarak zarar verdiğinin iddia edildiği olayda, 1-) Yaralama suçundan kurulan hükmün incelenmesinde,Sanığa yüklenen yaralama suçunun cezasının 5237 sayılı TCK'nın 86/2, 66/1 maddeleri gereğince öngörülen 8 yıllık asli ve uzatmalı zamanaşımı süresine tabi olduğu ve zamanaşımı süresinin yakalama tarihi olan 27/04/2006 tarihinden temyiz inceleme tarihi itibariyle gerçekleştiği anlaşılmakla; 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’ un 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,2-) Mala zarar verme ve görevliye direnme suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;Dosya içeriğine göre, suç tarihinin 09/08/2005 olup, 5237 sayılı TCK'nın kapsamında bulunduğu ve yargılama yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suç tarihi hususunda çelişkiye düşülerek, suçun 765 sayılı TCK kapsamında kaldığınından zamanaşımının gerçekleştiğinin kabul edilerek yazılı şekilde düşme kararı verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, 25/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.