MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, hakaret, tehditHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Tehdit, bir kimsenin başkasını,kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kıs??tlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Sanığın, katılanlar ... ve ...'nın kızkardeşi olan ... ile bir süre arkadaşlık yaptığı, ancak anlaşamadıkları için ayrıldıkları, bu duruma sinirlenen sanığın da suç tarihinde katılanlara ait eve gelerek kapısına tekme atmak suretiyle zarar verdiği, akabinde kullanmış olduğu cep telefonundan katılan ...'nın kullanmış olduğu cep telefonuna “ev değişmiş, dünyanın sonu geldi, işyeri yok artık, anamı sinkaf ettiniz, ailece g...ne sokturan insandan hayır gelir mi“ diye mesaj göndererek tehdit ve hakaret eylemlerinde bulunduğu, bu şekilde sanığın üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda,07.10.2010 tarihinden önce verilen kararlarda, 647 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince paraya çevrilen hapis cezalarının kesin nitelikte olmaması ve mülga 765 sayılı TCK'nın 516/ilk maddesinde öngörülen hapis cezasının 647/4.maddesine göre adli para cezasına çevrilmiş olması, bu nedenle verilen hükmün kesin olmadığının anlaşılması karşısında, TCK'nın 58. maddesinin uygulanmasının usul ve yasaya uygun olduğu dikkate alınarak tekerrür hususunda bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.1- Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;Sanık savunması, katılan ile tanık ifadesi, görgü tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.5237 sayılı TCK.nın 53.maddesi uyarınca sanığın belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının kasten işlenen suçtan dolayı hapis cezası ile cezalandırılmanın kanuni sonucu olması nedeniyle infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görüldüğünden bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine ancak;5237 sayılı TCK'nın 151/1 maddesi gereğince 4 ay hapis cezası temel ceza olarak belirlendikten sonra aynı yasanın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılırken 3 ay 10 gün yerine 3 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; Fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; mala zarar verme suçundan kurulan hükümde yer alan 5237 sayılı TCK'nın 151/1 maddesi gereğince 4 ay hapis cezası temel ceza olarak belirlendikten sonra aynı yasanın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 3 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin ifadenin hükümden çıkartılarak yerine, 5237 sayılı TCK'nın 151/1 maddesi gereğince 4 ay hapis cezası temel ceza olarak belirlendikten sonra aynı yasanın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılırken 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2- Sanık hakkında tehdit ve hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;a-) Sanığın kullanmış olduğu cep telefonundan katılan ...'nın kullanmış olduğu cep telefonuna “ev değişmiş, dünyanın sonu geldi, iş yeri yok artık“ şeklinde mesaj çekmekten ibaret eyleminin, TCK'nın 106/1-2 cümlesine uyan basit tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde TCK'nın 106/1-1cümle uyarınca mahkumiyete hükmolunması,b-) Sanığın, katılan ...'ya telefonla mesaj atmak suretiyle hakaret suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında, aleniyet unsurunun ne surette gerçekleştiği açıklanıp tartışılmadan hakaretin alenen işlendiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,c-) İddianame ile talep edilmediği halde, ek savunma hakkı tanınmadan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 125/4 maddesinin uygulanması suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 226. maddesine muhalefet edilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.