MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet, beraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Gerekçeli karar başlığında 16/11/2006 şeklinde yanlış yazılan suç tarihinin 03/06/2005 olarak mahkemesince düzeltilmesi mümkün görülmüş, sanık ve müdafiinin "duruşmalı" inceleme istemlerinin hükmolunan cezaların tür ve miktarlarına göre koşulları bulunmadığından 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 318. Maddesi uyarınca oybirliği ile reddine karar verilerek inceleme yapılmıştır.Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.5237 sayılı TCK'nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, Kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir. Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.LBP Bilgisayar...Ltd. ticari ünvanlı şirketin ortağı ve temsil-ilzama münferiden yetkilisi olan sanık ...'ün, şirketin diğer ortağı annesi sanık ... ... ile fikir eylem birliği içinde hareket edip; sahtelikleri 09/10/2016 tarih 14 sayılı Kanuni Soruşturma Raporu (banka) kapsamından ve resmi yazışmalardan anlaşılan nüfus cüzdanı ..l adına.. seri no'lu), .. plakalı araca ait görünen Motorlu Araç Tescil Belgesi ..seri no'lu-gerçekte sahibi ... olan ama belgede LPT...Ltd. olarak görünen) Ticaret Sicili Gazetesi, ... Noterliğine düzenlettirilmiş 26/08/2004 tarih ...yevmiye no'lu imza sirküsü ...adına) gibi muhtelif sahte belgeleri ibraz etmeleri ve bunların fotokopilerinin alınması neticesinde katılan bankanın ... şubesi nezdinde 28/04/2005 tarih ve 113 sayılı Genel ...Sözleşmesini (üç ayda bir devre faizi ödemeli ... olarak 55.000 TL (limitli) ......Ltd tüzel kişiliği ve şahısları adına imzalayıp KİK kredisinin açılmasını sağlamaları ve bu limitin 23/05/2005 tarihinde 70.000 YTL'ye çıkarılmasını müteakip 03.06.2005 tarihinde bu limitin tamamının kullanılmasıyla haksız yarar salğlamaları eylemlerinin "nitelikli dolandırıcılık", "resmi belgede sahtecilik" suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;I)"Nitelikli dolandırıcılık" ve "Resmi belgede sahtecilik" suçlarından sanık ...hakına verilen "beraat" kararlarına yönelen katılan banka vekilinin temyizi ile "Resmi belgede (zincirleme) sahtecilik" suçundan sanık ... hakkında verilen "mahkumiyet" hükmüne yönelen sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafii ve katılan banka vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,II)"Nitelikli (zincirleme) dolandırıcılık" suçundan verilen "mahkumiyet" hükmüne yönelen sanık müdafii ile katılan banka vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma-kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafii ve katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;5237 sayılı Kanunda 765 sayılı Kanundan farklı olarak “gün para cezası sistemi” kabul edildiği için bu sistemde nispi para cezasına yer verilmemiştir. İlgili maddelerin gerekçe bölümlerinde de 5237 sayılı TCK sisteminde nispi para cezasının öngörülmediği açıkça belirtilmektedir. Ancak, 5237 sayılı Kanunun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra 29.06.2005 gün ve 5377 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik TCK’nın 158/1. fıkrasına eklenen “ ... Ancak, (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katında az olamaz.” cümlesi ile getirilen yeni değişikliğe ilişkin gerekçede de belirtildiği üzere, 158. maddenin 1. fıkrasına eklenen son cümledeki “… adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.” hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olması gerekmektedir. 5237 sayılı TCK'nın 52. maddesinin 1. fıkrası “Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan paranın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.” şeklindeki adli para cezasının tanımı yapıldıktan sonra aynı maddenin 3. fıkrasında “Kararda, adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.” ve aynı Kanunun 61. maddesinin 8. fıkrasında ise “Adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılır. Adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur.” hükümleri ile yasa koyucu adli para cezasının mutlaka gün üzerinden tayin edilmesi gerektiğini belirtmektedir. 5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olup olmadığına bakılacaktır. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli değil ise, 5 ila 5.000 tam gün arasında TCK’nın 61. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak takdir edilen gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 YTL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 YTL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.Yukarıdaki açıklamalara göre; temel adli para cezasının "120 gün" şekilnde belirlenip, uygulamalara devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık Hüseyin müdafii ve katılan banka vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının birinci paragrafındaki "120", ikinci paragrafındaki "150", dördüncü paragrafındaki "125" beşinci paragrafındaki "2,500,000" rakamlarının çıkartılıp yerlerine sırasıyla "7,000"; "8.750"; "7291"; "145,820" altı, yedi ve dokunuzcu paragrafların hükümden tamamen çıkartılmasına ve sekizinci paragraftan sonra gelmek üzere "sanığın neticeten 3 sene 1 ay 15 gün hapis ve 145,820 TL adli para cezası ile tecziyesine" paragrafı yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.