Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25501 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14747 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK : ...SUÇ : Kamu malına zarar verme, hırsızlık, hakaret, işyeri dokunulmazlığının ihlaliHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Bir kimsenin konutuna,konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek,failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle,konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma,dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak,konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır. Suçun oluşması için,sahibinin rızası olmadan girilen yada rızayla girildikten sonra istendiği halde dışarı çıkılmayan bir konut veya eklentisi olmalıdır. Konut, (mesken) bir kimsenin geçici de olsa oturmak için sığındığı her nevi yer olarak tanımlanabilir. Medeni kanunun 19 uncu maddesinde tanımlanan her ikametgah TCK. anlamında bir konuttur Kişinin ihtiyaçlarından bir veya bir kısmının yerine getirildiği yani yaşamsal faaliyetlerini geçirdikleri yer konuttur. Konutun bir bina olması şart değildir. Konut eklentisi (müştemilat) ;konuta bitişik yada onun yakınında olan, konut veya benzerî yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yapılar veya yerlerdir. Balkon, koridor, sahanlık, etrafı çitle çevrili avlu,eve ait etrafı duvarla çevrili bahçe, buna örnek gösterilebilir. Diğer bir anlatımla, girilmesi konutta oturanların huzur ve güvenliğini bozabilecek konuta bağlı veya pek yakın ek yapılar veya yerlerdir. Avlu, ahır, bahçe, taraça, samanlık, odunluk,kömürlük,balkon gibi yerler eklentidir. Konut veya eklentiyi dış dünyadan ayırıcı belirtiler,o yer sahibinin yaşama biçimi,mevcut olanakları,sosyal ve ekonomik durumu ile kültürel ve yöresel özelliklere, gelenek ve göreneklere göre farklılıklar gösterebilir. Bu husus, olaysal olarak değerlendirilmeli, tayin ve takdir edilmelidir. Rızaya aykırı olarak girme veya rıza ile girildikten sonra çıkması istenilmesine rağmen çıkmayan kişi bu eylemini, açık bir rızaya gerek olmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentilerinde işlemesi hâlinde Fail ikinci fıkraya göre cezalandırılacaktır. Girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri, Avukatlık bürosu, Doktor muayenehaneleri, Emlak bürosu,Mimar bürosu, vb. gibi izinle girilmesi gereken yerlerdir. Girilmesi mutat olan yerlere, süper marketler, mağazalar, dükkanlar, pasta salonları, kahvehane, restoran ve lokantalar, sinema, tiyatro, otel, bar, hastane,örnek gösterilebilir. Halka açık olduğu saatlerde bu gibi, yerlere giriş de suç oluşmaz. Ancak halka kapalı olan saatlerde buralara rıza haricinde girilmesi hâlinde bu fıkradaki suç oluşacaktır. Fiilin gece vakti işlenmesi, ağırlaştırıcı nedendir. Gece vakti TCK' nın 6. maddesinde tanımlanmıştır. Gece vakti güneşin batmasından bir saat sonra başlar ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresidir.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.Suça sürüklenen çocuk ... ile temyiz dışı suça sürüklenen çocuklar ... ve ...'ün daha önceden ... Okulunda hırsızlık yapmaya karar verdikleri, bu kapsamda adı geçen okulun önüne gelerek camın önündeki demirleri eğip içeriye girdikleri, akabinde okul müdürü olan mağdur ...'ün odasının kapısını kırdıkları ve mağdur ...'in odasındaki masanın kilitli olan çekmecesinden 80 TL kağıt para, 350 TL civarında bozuk para, mağdura ait bir adet ... kredi kartı ve bir adet 4 GB'lik flaş belleği aldıkları, daha sonra okulun 4.katında bulunan okul deposununda kapısını kırarak depodan birkaç tane spor forması aldıkları, okulda bulunan güvenlik kameralarının incelenmesi sonucu suça konu eşyaları suça sürüklenen çocukların çaldığının tespit edilmesi üzerine ... Polis Amirliğinde görev yapan mağdur Başkomiser ...'nin bu olay ile ilgili ifadesinin alınması için telefonla suça sürüklenen çocuk ...'yi karakola davet ettiği, ancak suça sürüklenen çocuğun mağdur...'a hitaben “oraya niye geleyim, gelmiyorum, sizin ananızı avradınızı sinkaf ederim, siz kim oluyorsunuz da beni alacaksınız“ diyerek hakarette bulunduğu, bu şekilde suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda, suça sürüklenen çocuk savunması, müşteki ile tanık ifadesi, görgü tespit tutanağı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre suçların suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.1- Suça sürüklenen çocuk hakkında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2- Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık, kamu malına zarar verme ve hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;a-) Suça sürüklenen çocuğun suç tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olması karşısında, hakaret ve kamu malına zarar verme suçlarından verilen kısa süreli hapis cezalarının TCK'nın 50/3. maddesi uyarınca seçimlik yaptırımlara çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,b-) Mağdur ...'ün, 05.04.2011 tarihli oturumda, taraflarına kısmi iade yapıldığını, kısmi iadeyi kabul ettiklerini ve şikayetçi olmadığını belirtmesi karşısında, mağdur ...'e hırsızlık suçu açısından 5237 sayılı TCK’nın 168/4.maddesi kapsamında kısmi ödemeye rızası olup olmadığının sorulup sonucuna göre suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,c-) 5237 sayılı TCK'nın 125/3-a maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası temel ceza olarak belirlenip aynı yasanın 31/3. maddesi gereğince 1/3 oranında indirim yapıldıktan sonra aynı yasanın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılırken 6 ay 20 gün yerine 6 ay 10 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilerek suça sürüklenen çocuğa eksik ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle suça sürüklenen çocuğun kazanılmış haklarının CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca saklı tutulmasına, 14.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.