Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25296 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11993 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanık Hüseyin’in, temyiz dışı sanık...’i evlendirme ve iş yeri açıp çalıştırma vaadi ile kandırarak... adına ... isimli işyeri açtırdığı ve işyeriyle ilgili işlemleri yapabilmek için ...Noterliğinden vekaletname aldığı, 2006 yılı Ağustos-Eylül ayları içinde ... İlaç isimli işyerinin bayisi olan ve çevre ilaç isimli işyerinde tarım ilacı toptancılığı yapan katılan ile temas kurup kendisini... olarak tanıtarak 33.000 TL tutarında tarım ilacı pazarlığı yaptığı, malın 26.000 TL’lik bölümünün aralıklarla teslim edildiği, sanığın daha sonra katılana muhatabı .... Güneşli şubesi keşidecisi..., keşide tarihi 15/12/2006, miktarı 33.500 TL olan çeki .... ismi ile ciro edip katılana verdiği, katılana bu çeki teminat olarak verdiğini, borcuna karşılık parça çekler vererek çeki geri alacağını söylediği, bu çeki verdikten yaklaşık bir hafta sonra katılandan 800 TL’lik zirai ilaç aldığı ve 500 TL’de nakit para istediği, katılanın nakit parayı vermediği ancak ilaçları verdiği, ertesi gün 800 TL’yi göndereceğini söylemesine rağmen sanığın bu ilaçların karşılığı olan parayı göndermediği, bunun üzerine katılanın ...’deki işyerine gittiğinde sanığı bulamadığı, sonrasında çekin bankaya ibrazında tamamen sahte olarak üretildiğinin anlaşıldığı, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda,1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde,Sanık, tanık ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre atılı suçun sanık tarafından işlendiği anlaşılmakla hakkında verilen mahkumiyet kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün oybirliğiyle ONANMASINA,2-Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde,Sanığın, katılandan yaptığı alışveriş sonucunda malları aldıktan bir ay sonra faks yoluyla sahteliği söz konusu olmayan üç adet çek örneğini gönderdiği ve güven oluşturduktan dört ay sonra suça konu sahte olduğu belirlenen 33.500 TL'lik çeki katılana verdiği ve bu çekin teminat olarak kendisine verildiğini söyleyip daha sonra bu çek bedelini peyderpey ödeyeceğini söylediği konusunda sanık ve katılan arasında hiçbir uyuşmazlığın bulunmadığı, bu haliyle önceden doğan borç için verilen sahte çekin kullanılmasının dolandırıcılık suçunu oluşturmayacağı, bu nedenle TCK 158/1-f'den kurulan hükmün yerinde bulunmadığı ancak sahte çekin verilmesinden sonra başka bir tarihte sanığın katılandan yeniden almış olduğu ve iddianamede tanımlanan 800 TL'lik alışverişi sırasında sanığın kendisini ... olarak tanıtarak hileli hareketlerle oluşturduğu alışverişin TCK 157/1. maddesindeki dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,Kabule göre de,5237 Sayılı Yasa’da 765 Sayılı Yasa’dan farklı olarak “gün para cezası sistemi” kabul edildiği için bu sistemde nispi para cezasına yer verilmemiştir. İlgili maddelerin gerekçe bölümlerinde de 5237 Sayılı TCK sisteminde nispi para cezasının öngörülmediği açıkça belirtilmektedir. Ancak, 5237 Sayılı Yasanın 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra 29.06.2005 gün ve 5377 Sayılı Yasanın 19. maddesi ile değişik TCK'nın 158/1. fıkrasına eklenen “... Ancak, (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katında az olamaz.” cümlesi ile getirilen yeni değişikliğe ilişkin gerekçede de belirtildiği üzere, 158. maddenin 1. fıkrasına eklenen son cümledeki “…adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.” hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olması gerekmektedir.5237 sayılı TCK'nın 52. maddesinin 1.fıkrası “Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılmasısuretiyle hesaplanan paranın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.” şeklindeki adli para cezasının tanımı yapıldıktan sonra aynı maddenin 3. fıkrasında “Kararda, adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.” ve aynı Kanunun 61. maddesinin 8. fıkrasında ise “Adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılır. Adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur.” hükümleri ile yasa koyucu adli para cezasının mutlaka gün üzerinden tayin edilmesi gerektiğini belirtmektedir.5237 Sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olup olmadığına bakılacaktır. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli değil ise, 5 ila 5.000 tam gün arasında TCK'nın 61. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak takdir edilen gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise;o takdirde tespit olunacak temel gün,suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.Bu açıklama kapsamında, 5237 Sayılı TCK'nın 158/1-f-son maddesi gereğince haksız menfaat miktarının 33.500 TL, haksız menfaatin iki katının 67.000 TL olması dikkate alınarak temel cezanın bu miktardan az olmayacak şekilde belirlenip sanığın 3350 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına, aynı yasanın 43/1. Maddesi gereğince 1/6 arttırım yapılarak 3908 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve aynı yasanın 52. maddesi gereğince günlüğü 20 TL’den hesap edilmek suretiyle netice olarak 78.160 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden netice olarak 25.000 TL olarak eksik adli para cezası tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 12.05.2015 tarihinde oyçokluğuyla ile karar verildi.Karşı oy:Sanık ..., baştan beri gerçek ismini gizleyerek katılan ...'e kendisini ... olarak tanıtıp, katılana ...'de toptan tarım ilacı işiyle uğraştığını, 30.000 TL'lik mal alacağını söylediği ve baştan beri hileli hareketleriyle katılanı yanıltarak... işyeri sahibi ... adına 20.000 TL'lik tarım ilacını katılandan bizzat teslim aldığı, bu arada güven oluşturmak maksadı ile sahte olmayan 3 adet çek fotokopisini katılana gösterip ödemeyi bunlarla yapacağını söylediği, ancak ödemeyi bu çeklerle yapmadığı, sadece 300 TL'yi posta çekiyle gönderdiği, bu aşamaya kadar sanığın eyleminin TCK'nın 157.maddesi kapsamında kaldığı, sanığın bu süreçte tekrar katılana gelerek... Şubesine ait 15.12.2006 keşide tarihli ve keşidecesi ... yazılı, 33.500 TL bedelli ve 6051256 seri nolu, tamamen sahte oluşturulmuş çekin arkasına ... ... kaşesini imzalayıp, katılana ciro ederek çeki verdiği, katılanın da çeki aldıktan sonra bu çeke güvenerek sanığın istediği 800 TL'lik malı verdiği, bankanın maddi varlığı olan çeki kullandığının anlaşılması karşısında, bu aşamadaki sanığın eyleminin TCK 158/1-f maddesinde düzenlenen bankayı aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, olay bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanığın baştan beri dolandırıcılık kastı ile hareket ederek, birden fazla kez farklı tarihlerde mal aldığı, sahte çek verildikten sonra da mal almaya devam ettiği anlaşıldığından, TCK'nın 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği, mahkeme kabulünün bu yönde olduğu, bu nedenle dosya ile uyumlu, usul ve yasaya uygun olan mahkemenin gerekçesi ve mahkumiyet hükmü isabetli olduğundan, TCK 158/1-f ve 43/1 maddeleri gereğince nitelikli dolandırıcılıktan verilen mahkumiyet hükmünün onanması gerektiği kanaatiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Bonodaki metne itiraz - Takibin durmasına neden olabilir mi? Alacaklı vekili tarafından başlatılan bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlu vekilinin borca itirazı üzerine icra mahkemesince takibe konu senet nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılama gerekçe gösterilerek HMK 209/1 maddesi uyarınca takibin durdurulmasına kar HAGB'ye itiraz üzerine hem şekil hem de esastan incelenir Hakkı olmayan yere tecavüz suçundan sanık S.nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 154/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 80,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına da KAMBİYO SENEDİ NEDENİYLE BORÇLU OLMADIĞININ TESBİTİ- MENFİ TESPİT DAVASI- İSBAT KÜLFETİ -SENEDİN TALİLİ -BORÇ İKRARI "İçtihat Metni"Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 3.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 01.02.2012 gün ve E:2010/1442, K:2012/92 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hu Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?