Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25288 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11899 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir.Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir.Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır. .... İcra Müdürlüğünün 2008/21266 esas sayılı dosyası üzerinden sanık tarafından alacaklı olarak başlatılan icra takibinde, 15.04.2007 tanzim tarihli 09.10.2007 ödeme tarihli 298.000 Euro bedelli borçlusu ..., alacaklısı ... olan senedin borçlu imzasının katılana ait olmadığı, katılanın imzasına benzetilerek atılmış sahte imza olduğu tespit edildiği, sanığın suça konu sahte senedi ciro etmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu ve suça konu senet ile ilgili olarak kamu kurumu olan icra dairesi ile icra takibi yaparak katılana yönelik nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda, sanığın,... adlı şahsa 250.000 Euro borç para verdiği,...'in lehtarı ..., keşidecisi katılan ... olan senedi ciro etmek suretiyle sanığa verdiği, sanığın bir süre alacağının ödenmesini beklediği,...'in sanığa olan borcunu ödememesi üzerine sanığın.... İcra Müdürlüğüne vekili aracılığıyla başvurup katılan hakkında 2008/21266 esasına kayıtlı takip dosyasında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yaptığı, ödeme emrinin tebliği üzerine katılanın .... İcra Mahkemesine başvurup mahkemenin 2008/1440 esasına kayıtlı dosyasında takibin dayanağını oluşturan senetteki imzayı inkar ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonucu alınan bilirkişi raporu karşısında mahkemenin 26/05/2009 gün 2008/1440 esas 2009/835 karar sayılı kararı ile takibin dayanağını oluşturan suç konusu senetteki imzanın katılanın eli ürünü olduğunun anlaşılması üzerine katılanın davasının reddine karar verildiği, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 29/12/2009 gün 2009/18234 Esas, 2009/26798 karar sayılı kararı ile onaylanarak kesinleştiği, ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcılığınca adli tıp uzmanından alınan 24.06.2010 tarihli raporda borçlu imzasının katılanın imzasına benzetilmeye çalışılan sahte bir imza olduğunun tespit edildiği ve iddianame ile dava açılmış olduğu, her iki rapor arasında çelişki mevcut olup ...’ın ifadesinin alınmadığı, sanık ile aralarındaki borç-alacak ilişkisine ait herhangi bir belgenin de dosyaya sunulmamış olması karşısında, Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için, olaya ilişkin ...’ın ifadesinin alınarak sanık ile arasındaki borç-alacak ilişkisini gösteren belgelerin var ise ibrazının istenmesi, katılan vekilinin temyiz aşamasında sunduğu .... Ticaret Mahkemesinin 2012/381 E 2013/116 K sayılı menfi tespit dosyasında Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 11.12.2012 tarihli raporunda senetteki imzanın katılan eli ürünü olduğu ancak başka bir amaçla atılmış imza ele geçirilerek senedin düzenlendiği tespiti yapıldığı, bu nedenle davanın kabul edilerek katılanın sanığa borçlu olmadığına karar verilmiş olması da dikkate alınarak, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi, gerekirse Adli Tıp Kurumundan yeniden rapor alınması hususu gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.