Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25240 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11983 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmi??tir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanık ...’un kendisine ait çek koçanından, suça konu çeki 7800 TL bedelli olarak düzenledikten sonra ortak iş yaptığı diğer sanık ...’a keşideci imzasını attırdıktan sonra, ticari ilişki kapsamına katılana verdikleri, katılanın süresinde çeki bankaya ibrazında çekin karşılıksız çıktığı, sonrasında sanık ...’un çekteki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle borcunu inkar ettiği, sanıkların bu şekilde üzerlerine atılı suçları işlediklerinin iddia edildiği olayda, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit bakımından, katılanın mahkemedeki beyanında, sanıkların ortak iş yaptıklarını, bu kişilere toptan mal verdiğini ve karşılığında bu çeki aldığını beyan ettiği, ancak çeki kendisine hangi sanığın verdiği hususu beyanından anlaşılamadığı gibi, aralarındaki ticari ilişkiye istinaden sanıklara fatura kesip kesmediği hususunun sorulmadığı, çeki ilk olarak kendisinin sanıklardan aldığını beyan etmesine rağmen, çekte kendisinden önce ciranta olarak görünen ... Döner ve... ...'ün cirosunun niçin bulunduğunun sorulmadığı, ... Döner ve ... ... isimli kişilerin de araştırılmadığı anlaşılmakla, katılan ...'nun yeniden beyanı alınarak yukarıda belirtilen hususlar kendisinden sorulup, ticari ilişkiye istinaden kestiği faturalar ve ticari ilişkiyi gösteren başka belgeler var ise dosyaya celbi sağlanıp, çekte ciranta olarak görünen... ve ... ... isimli kişilerin varlığı araştırılıp, bu kişiler gerçekten var ise tanık sıfatıyla dinlenilip çeki kimden ve ne şekilde temin ettikleri sorulup, sonucuna göre, sanıkların hukuki durumlarının tayin ve tespiti gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile beraat kararı verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.