Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 25209 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8115 - Esas Yıl 2015
Suça sürüklenen çocuk ...’ın, güveni kötüye kullanma suçundan 5237 sayılı TCK'nın 155/1. maddesi gereğince hapisten çevrilen 2.000,00 TL adli para cezası ve doğrudan verilen 2.000,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına dair .... Sulh Ceza Mahkemesi'nin 18.04.2013 tarih ve 2012/544-2013/428 sayılı kararı aleyhine yapılan temyiz istemi üzerine, cezanın kesin nitelikte verildiğinden bahisle ret talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 24.11.2014 gün ve 2013/221294 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmiş, Dairemizin 14.01.2015 tarih ve 2014/22948-2015/452 E-K sayılı ilamıyla hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un yürürlüğe girmesi üzerine anılan kanunun 99. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan itiraz üzerine dosya incelenerek gereği düşünüldü.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden KABULÜ İLE Dairemizin 14.01.2015 tarih ve 2014/22948-2015/452 E-K sayılı ilamının KALDIRILMASINA karar verilerek yapılan incelemede; Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olmas??, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Suça sürüklenen çocuğun, yanında çalıştığı katılana ait olup, işyerinin önünde park halinde duran aracı izinsiz alıp, trafik kazasına karışarak güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Suça sürüklenen çocuğun, katılanın işyerinde çalıştığı sabit ise de, aracın zilyetliğinin kendisine hukuken geçerli bir sözleşmeyle devredilmemiş olması nedeniyle hukuksal anlamda geçerli bir zilyetlik devrinin bulunduğundan ve sözleşme sonucu meydana gelmiş bir güvenden söz edilemeyeceğinden, eylemin hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-Kabule göre de; hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanılarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle suça sürüklenen çocuk hakkında fazla ceza tayin edilmesi,Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326. maddesi gereğince sonuç ceza miktarı yönünden suça sürüklenen çocuğun kazanılmış haklarının gözetilmesine, 11.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.