Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25201 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15151 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, kasten yaralamaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Somut olayda; sanığın, apartman komşusu olup, gürültü yaptığı iddiasıyla tartıştığı şikâyetçiyi basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek surette kasten yaralayıp, şikâyetçinin evinin ana giriş kapısına vurmak suretiyle çatlak oluşmasına sebebiyet vermesi şeklindeki eyleminin, mala zarar verme ve kasten yaralama suçlarını oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Sanığın suç işleme eğilimi bulunduğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasına dair gösterilen gerekçenin yeterli olması yanı sıra, 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinde 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 72. maddesi ile yapılan değişiklikten sonra, daha önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların yargılama konusu suçla ilgili kurulacak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil edeceği, dolayısıyla hükmün bozulması halinde dahi, daha öncesinden bu şekilde adli sicil kaydı bulunan sanık hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanması söz konusu olamayacağından bu yönde bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1)5237 sayılı TCK'nun 51/7. maddesinde "Hükümlünün deneme süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hakimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin" belirtilmesi karşısında; mahkemece "denetim süresi içerisinde suç işlediği takdirde hükmedilen cezanın aynen infaz edileceğinin ... ihtaratına” karar verilerek infazı kısıtlayacak şekilde hüküm kurulması, 2)6352 sayılı Kanun'un 100. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 324. maddesinin 4. fıkrasına eklenen “Devlete ait yargılama giderlerinin 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan (20,00 TL dahil) az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir” şeklindeki hüküm dikkate alınmadan, toplam 19,75 TL yargılama giderinin sanıktan tahsiline karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün görüldüğünden, erteleme hükümlerinin uygulandığı bentlerdeki “Aynen” ibaresinin çıkarılarak yerlerine “Tamamen veya kısmen” ifadesinin yazılması ile hüküm fıkrasından yargılama giderlerine ilişkin bölümün çıkarılarak yerine “19,75 TL yargılama giderinin inceleme tarihi itibariyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan (20,00 TL'den) daha az olması nedeniyle 5271 sayılı CMK'nın 324/4. maddesi gereğince hazine üzerinde bırakılmasına'' denilmesi suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.