MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli güveni kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Katılanın avukatlık bürosunda (icra dairelerindeki dosya işlemlerini takip, dosyalara masraf yatırmak, makbuzlarını almak görevlerini ifa eder şekilde) katip olarak çalışan ve bir kısım icra dosyaları için avukatlık bürosu muhasebe kısmından avans miktarları alan sanığın, ilgili bir kısım dosyalara gerçekte paralar yatırmadığı halde icra memurlarının da imzalarını taklitle yatırmış gibi sahte ödeme makbuzları düzenleyip bunları muhasebe kısmına vererek bir kısım avansları uhdesinde tutması yanında, o dosyaların işlemsiz kalmasına neden olması gibi olumsuzluklara yol açması eylemlerinin "zincirleme güveni kötüye kullanma"; "zincirleme resmi belgede sahtecilik" suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-"Güveni kötüye kullanma" suçunda; temel hapis cezası alt sınırdan taktir ve tayin olunduğu halde aynı gerekçeye dayanılarak, adli para cezasının belirlenmesine esas alınan temel tam gün birim sayısının asgari hadden uzaklışalarak tespiti suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması,2-Her iki suç yönünden ise; TCK'nın 53/1. maddesinin c bendinde yer alan "sanığın, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerine "ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanabileceğinin nazara alınmaması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasının 2 no'lu ana başlığının birinci paragrafındaki "altı"; ikinci paragrafındaki "dokuz"; üçüncü paragrafındaki "yedi"; dördüncü paragrafındaki "140"; "140" ibare ve rakamları çıkartılarak yerlerine sırasıyla "beş"; "yedi"; "beş"; "100"; "100" ibare ve rakamları yazılmak ve 1 no'lu ana başlığı ile 2 no'lu ana başlıklarında yer alan TCK'nın 53. maddesinin tatbikine ilişkin bölümler çıkartılarak yerlerine "Sanığın, TCK'nın 53/3. maddesi uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına," paragrafları yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.