Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25039 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15323 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Sulh Ceza MahkemesiSUÇ : Güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak, hırsızlık suçunun temel şeklidir. Taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir.Sanığın, tren istasyonunda gezinen katılanın yanına gelerek "telefonum kilitlendi senin telefonundan benim telefonu arayalım" dediği ve katılana ait cep telefonunu alarak ortadan kaybolduğu bu şekilde atılı suçu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda;Oluşa ve dosya kapsamına göre sanığın, kullandıktan sonra iade etmek üzere katılandan kısa bir süre için aldığı cep telefonunu iade etmediği anlaşılmakla; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12/06/2012 tarih ve 2011/15-440 esas, 2012/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere, eylemin 5237 sayılı TCK'nın 141/1. maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde hata yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre de;1-Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,2- Sanığın, suça konu telefonu rızası ile teslim ettiği ve dosya içinde bulunan, 23.02.2012 tarihli tutanak içeriğine göre de söz konusu telefonun tam ve eksizsiz olarak katılana verildiğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında TCK'nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine 07.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.