MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Mala zarar vermeHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Sanığın evine gitmek için şikayetçiye ait ticari taksiye bindiği, sanığın alkollü olması nedeni ile taksi sürücüsü şikayetçiyle aralarında tartışma çıktığı, sanığın araçtan inerken bu duruma sinirlenip taksinin arka camına vurarak kırdığı iddia edilen olayda,1-Sanık vekilinin 25/02/2014 tarihli temyiz talebinin reddi kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesinde,Sanık vekili sıfatı ile 05/02/2014 tarihli mahkeme kararını temyiz eden Avukat ...'in dosya kapsamında sanık tarafından verilmiş vekaleti bulunmadığı gibi sanık adına müdafii olarak duruşmaya katılmadığı ve mahkemenin müdafii olarak atadığına ilişkin kararı bulunmadığından, sanık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan ek kararın ONANMASINA,2- Sanığın mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde ise,Sanığın mala zarar verme suçunu işlediği gerekçesine dayanan mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise 2. fıkra gereğince cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümden 5237 sayılı TCK'nın 53 maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkarılarak yerine "TCK'nın 53 maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise 2. fıkra gereğince cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 06/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.