Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24980 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11339 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın katılana olan borcu karşılığında ...- ... proje ...e ait 15.08.2008 keşide tarihli 33.000 TL bedelli çeki çek keşide etme yetkisi olmadığı halde keşide ederek katılana verdiği, böylece sanığın katılana karşı dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;1-Sanık müdafiinin sanık hakkında verilen resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hüküm yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;Sanığın savunmasında çeki kendisinin keşide ettiğini, imzayı kendisinin attığını, çekin tanıklara ait şirketin olduğunu, çek keşide etmeye yetkisi olmadığını, çeki tanıkların bilgisi dahilinde keşide ettiğini beyan ettiğini, ancak tanıkların beyanlarında sanığın çeki keşide ettiğinden haberdar olmadıklarını beyan etmeleri karşısında sanık beyanı, tanık beyanları ve katılan beyanı ile tüm dosya kapsamına göre atılı resmi belgede sahtecilik suçunun sanık tarafından işlendiğine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Tekerrüre esas alınan sabıkada yer alan karşılıksız çek keşide etme suçunun, 6273 sayılı Kanun ile suç olmaktan çıkartılarak idari yaptırıma dönüştürülmüş olduğu ve silinme koşullarının oluştuğu dikkate alınarak, tekerrüre esas alınmayacağı gözetilmeden, 5237 sayılı TCK'nın 58.maddesi gereğince sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılık aynı kanunun 322.maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükümden TCK'nın 58 maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2-Sanık müdafiinin sanık hakkında verilen nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hüküm yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;Katılanın beyanında sanık ile aralarında daha önceden iş ilişkisi olduğunu, sanığın kendisine bono verdiğini, bononun karşılığını ödemediğini, sanığın verdiği bonoyu icraya koyarak icra takibi başlattığını, icra takibi devam ederken sanığın 33.000 TL bedelli suça konu çeki getirdiğini beyan etmesi karşısında ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/03/1998 tarih ve 6/ 8-69 E.-K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç kandırıcı nitelikte davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı dikkate alınarak nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,Kabule göre de; Tekerrüre esas alınan sabıkada yer alan karşılıksız çek keşide etme suçunun, 6273 sayılı Kanun ile suç olmaktan çıkartılarak idari yaptırıma dönüştürülmüş olduğu ve silinme koşullarının oluştuğu dikkate alınarak, tekerrüre esas alınmayacağı gözetilmeden, 5237 sayılı TCK'nın 58.maddesi gereğince sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.