Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24933 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14597 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Sanıkların katılanın evine geldikleri, sanık ... kendisini Enerji Bakanının kayınbabası olarak tanıttığı, diğer sanık ...'ın da bunu doğruladığı, katılana "senin kızın olan...'a enerji bakanlığında iş bulduk" diyerek ...'ın öğrenci belgesi ve kimlik fotokosini alıp oradan ayrıldıkları, bir gün sonra sanıklardan ...'ın katılanı arayarak "kızının işi tamam ev arıyoruz" dediği, ertesi gün katılanın yanına gelerek "kızın ... isminde bir kızla kalacak, evde 1600-YTL açık var diyerek 1500-TL para aldığı, ardından sanık ... ve katılanın beraber otobüsle...'ya gittikleri ve...'da sanığın kontör alacağını söyleyerek ortadan kaybolduğu ve bu şekilde atılı suçu işledikleri iddia edilen olayda; Eylemin suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 158/2 maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 06.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.