Tebliğname No : 11 - 2010/163087MAHKEMESİ : Manavgat 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 18/11/2009NUMARASI : 2009/50 (E) ve 2009/262 (K)SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık (değişen suç vasfıyla banka kartlarının kötüye kullanılması)Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.Somut olayda; sanık D.. B.. ile 20.03.2008 tarihinde vefat eden R..B..'un kardeş oldukları, R..B.'un Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'nden yetim aylığı aldığı ve bu maaşın yattığı Z..B.. S..Şubesine ait hesaba bağlı R..B.. adına düzenlenmiş bankamatik kartının olduğu, sanık ile R..B..'un aynı evde kaldıkları ve R..B..'un sağlığında işlemlerini sanık Durmuş'un yaptığı, bu nedenle bankamatik kart şifresini bildiği, 20.03.2008 tarihinde R..B..'un vefat ettiği, sanık D.. B..'un vefat eden kardeşine ait bankamatik kartını alarak 03.04.2008 tarihinde bankaya gittiği ve bankamatik makinesi aracılığı ile R..B..'a ait hesaptan 590 TL çektiği, yatalak olduğu belirtilen R..B..'un maaş kartının ölümünden önce de sanıkta olduğu, sanığın yanında ve gözetiminde olan R..B..'un rızası dışında banka kartının kullanıldığına veya ele geçirildiğine dair delil bulunmadığı, kamu kurumu zararına dolandırıcılık açısından ise; sanığın, cenaze masrafları için suça konu parayı çektiğini açıklaması, parayı çekmesinin hemen ardından ölene ait hesabın kurum tarafından tespit edilerek kapatıldığı gözetildiğinde; suç kastının oluşmadığının da kabulü gerektiği gözetilmeden sanığın beraatı yarine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12/02/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.