MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar vermeHÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Kamu davasına katılma istemi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeyen şikâyetçinin 5271 sayılı CMK’nın 260. maddesi gereğince hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu belirlenip, CMK'nın 237/2. ve 238. maddeleri uyarınca da davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Sanığın, katılana ait evin önündeki çardağın direklerini motorla kesmiş olması nedeniyle çardağın göçtüğü ve çardakta bulunan elektrik saati ile üzüm asmasının zarar gördüğünün iddia edildiği olayda; sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında su??lamaları kabul etmemesi ile katılanın iddialarının tahmine dayalı olması yanı sıra, olay anına ilişkin görgü tanığının bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın mala zarar verme suçunu işlediğine dair, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden bahisle verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Beraat eden sanık lehine hükmolunan vekalet ücretinin hazine yerine katılandan alınmasına karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün görüldüğünden, hüküm fıkrasının vekalet ücretinin verilmesi ile ilgili bölümünde yer alan “Katılandan” ibaresinin çıkarılarak yerine “Hazineden” denilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.