MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; sanığın şikayetçiyi cep telefonuyla arayarak kendisi... Otogarından polis... olarak tanıttığı, bir yakınının kaza yaptığını, acil 150 TL ye ihtiyacı olduğunu, kendisine ticari taksi gönderdiğini, taksi şoförüne 150 TL vermesini söylediği, şikayetçinin 35 T 5831 plakalı taksi sürücü ...’a 150 TL verdiği, sanığın ...’ı telefonla arayarak parayı...’da... mağazasında ... adlı bayana vermesini söylediği, ...ın da paradan 25 TL taksi ücretini alarak 125 TL‘yi ...'ya verdiği, sanığın ...’yu telefonla arayarak hastasının olduğunu, bir taksi şoförünün 125 TL getireceğini ve ... adlı birisinin de gelip parayı alacağını söylemesi üzerine ...'nun parayı ... adlı kişiye verdiği, sanığın bu suretle üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediği anlaşılmakla mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir,Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sanık hakkında tayin olunan adli para cezasının, paraya çevrilmesi sırasında uygulanan TCK’nın 52/2 maddesinin gösterilmemesi suretiyle, CMK’nın 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması, 2-TCK’nın 53. maddesinin (3.) fıkrası uyarınca 53/1-c madde ve bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden, yoksunluğun tümü için koşullu salıverilmeye kadar sürmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümlerin çıkarılarak yerine “Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ve hükmün ilgili kısmına "TCK’nın 52/2. maddesi uyarınca" ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.