MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Görevi yaptırmamak için direnme, kamu malına zarar verme, hakaret, yaralama, tehdit, 6136 sayılı Kanuna muhalefetHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır. 5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde, 265. maddesi ile düzenlenen; “Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçuyla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup; bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu, seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil, görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse, fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeğe elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.Hakaret huzurda işlenebileceği gibi, gıyapta da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dahil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaret den bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü aynı anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin aynı yada benzer olması aranmalıdır. Fail sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte yada daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte, failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur.Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Olay günü saat 18:30 sıralarında sanık...’nin arkadaşı olan tanık ...ile birlikte alkol almaya gittikleri, aynı anda katılan ... ile arkadaşı tanık...ın da aynı mahalde alkol aldıkları, tanık...ın konuşmak için bir ara sanık...'nin yanına gittiği, bir müddet konuştukları, bu esnada ...’in yalnız kaldığı,...ın sanık...'nin yanından ayrıldığı, özürlü aracı kullanan tanık...'ın sanık ...'in yanına doğru geldiği sırada sanık...'nin aracı ile seyre başladığı, sanık...'nin katılan ...'in yanından geçerken alkolün de etkisi ile ...'e hitaben "çekil lan" dediği, ...'in "ne oluyor" demesi üzerine sanık...'nin "ananı avradını sinkaf ederim" dediği, ardından satırı alarak ...'e saldırdığı, ...'in kolunda şişlik ve sıyrık oluşacak şekilde BTM ile giderilebilir derecede yaralandığı, ...'in kaçmaya başladığı, sanık...'nin 6136 sayılı yasa kapsamında yasak niteliği haiz bulunan ruhsatsız Voltran marka 7,65 çaplı kuru sıkıdan çevirme tabancayı araçtan çıkartarak ...'in kaçtığı istikamete doğru iki kez ateş ettiği, mermilerin ...'a isabet etmediği ancak ...'ın kaçtığı istikamette bulunan katılan ...'in mermi ile ayağından isabet almak suretiyle BTM ile giderilebilir derecede yaralandığı, tabanca ile ateş ettikten sonra sanık...'nin bu kez araçta bulunan ruhsatsız .. ibareli.. marka av tüfeğini çıkardığı ve iki kez havaya ateş ettiği, katılan ...'in kaçarak ekinlerin arasına saklandığı, katılan ...'in ihbar etmesi üzerine olay mahalline ...Müdürlüğü'nde görevli polis memurlarının intikal ettiği, ekiplerin intikal etmeden önce...'nin kullandığı aracı takip ederken sanık...'nin araçtan parlak bir eşya attıklarını gördükleri, polis ekiplerinin sanık...'nin aracını durdurduktan sonra sanık...'nin araçtan inerek polis memurlarına hitaben "sizin a..nıza koyarım beni kimse alamaz orospu çocukları" diyerek hakaret ettiği, polis memurlarının biber gazı ile sanık...'yi etkisiz hale getirdikleri, ekip otosuna bindirdikleri, karakola doğru seyir halinde iken sanık...'nin ekip otosunun hoparlörünün bulunduğu plastik aksamı tekmeleyerek kırdığı, sanığın karakoldu polis memurlarına hitaben sinkaflı hakaretlerine devam ettiği, sanık...'nin el svaplarının alınması için muhafaza odasına alındığı, olay yeri inceleme ekiplerinin svap almak üzere flaster kesmek için kullanılan makası masanın üzerine bıraktıkları, sanık...'nin bir anda makası ele geçirerek polis memurlarına saldırdığı, "sizi öldüreceğim" dediği, polis memuru müşteki...'in kolunda kesi oluşacak şekilde, ...'ın ellerinde şişlik oluşacak şekilde, ...'in ise kolunda ve boynunda sıyrık oluşacak şekilde BTM ile giderilebilir derecede yaraladığı, karakoldan kaçmaya çalıştığı, polis memurlarınca etkisiz hale getirildiği olayda; A- Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme, hakaret, tehdit, yaralama, kamu malına zarar verme, görevli memura hakaret, 6136 sayılı kanuna muhalefet suçlarından verilen hükümlere yönelik incelemede;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- TCK’nın 53.maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “ velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,2- Sanık hakkında hakaret suçundan verilen cezanın TCK’nın 43. Maddesi uyarınca ¼ oranında artırılması sırasında hesap hatası sonucu 1yıl 9 ay 25 gün yerine 1 yıl 9 ay 26 gün olarak fazla ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu aykırılık aynı Kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasında yer alan; 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin çıkartılıp yerine, “TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmek ve görevli memura hakaret suçundan belirlenen “1 yıl 9 ay 26 gün” sonuç cezanın çıkarılarak yerine “1 yıl 9 ay 25 gün” ibaresi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, B- Sanık hakkında yaralama suçundan verilen hükme yönelik incelemede;Sanığın ...’i yaralama amacıyla arkasından iki el ateş etmesi sırasında hedefte sapma sonucu olay yerinde bulunan ...’in yaralaması eyleminde, sanıkla birlikte başka kişilerinde bulunduğu olay yerinde bulunan ...’in de yaralanabileceğini öngörmesine rağmen 'olursa olsun' düşüncesi ile eylemini olası kastla gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin TCK’nın 21/2, 86/2,3-e maddeleri kapsamında olası kastla yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 326.maddesi gereğince kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.