Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24728 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7347 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, işsiz ve parasız kaldığını gerekçe göstererek, kendisi hakkında şikayetçi olmayacağını düşündüğü eski işyerinden tanıdığı samimi arkadaşlarını dolandırmaya karar verdiği, bu amaçla, katılan ...'i telefonla arayarak ...da kızlarla buluşacağını, isterse kendisinin de gelebileceğini söylediği, katılanın kabul etmesi üzerine ...da bir lokantada buluştukları, sohbet sırasında sanığın, kızları telefonla arayacağını ve kendi telefonunun şarjının bittiğini söyleyerek katılandan cep telefonunu istediği, telefonu alan sanığın, bilahare lavaboya gideceğini söyleyerek gittiği, bir daha da geri dönmediği, sanığın, bu sefer katılan Yağmur'u telefonla aradığı, askere gideceğini, helalleşmek istediğini belirterek ...da buluşmak istediğini söylediği, katılanın iyi niyetle hareket ederek bu teklifi kabul etmesi üzerine ...da bir simitçide buluştukları, yine sanığın telefonunun şarjının bittiğini söyleyerek katılandan cep telefonunu istediği, katılanın da cep telefonunu verdiği, sanığın, bu kez görüşme yapacağım bahanesiyle iş yerinden çıkmasına rağmen bir daha geri gelmediği, daha sonra sanığın, katılan ...yi telefonla aradığı, ...da buluşmak istediğini söylediği, müştekinin ...a gelmesiyle yine bir simitçide buluştukları, sanığın, telefonunun şarjının bittiğini söyleyerek katılandan cep telefonunu istediği, katılanın da cep telefonunu verdiği, sanığın, görüşme yapacağı bahanesiyle iş yerinden çıktığı ve bir daha geri dönmediği, sanığın suçlarını ikrar ettiği, böylece sanığın hileli hareketler yaparak katılanlar aleyhine haksız menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık ve müşteki beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, suçların sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Dolandırıcılık suçunu malvarlığına karşı işlenen diğer suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece malvarlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır. Somut olayda, sanığın, hileli hareketlerle eylemlerine başlayarak katılanların iradelerini etkilediği, katılanlarla, değişik bahaneler üreterek buluşmalar gerçekleştirdiği, daha sonra hilelerine devam ederek telefonların eline geçmesini sağladığı, bu şekilde katılanların iradelerini fesada uğrattığı dikkate alınarak, eylemlerin dolandırıcılık suçu kapsamında kaldığının anlaşılması; sanığın, katılanların zararlarını gidermediği, bu şekilde CMK'nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, objektif bir koşulunun somut olayda oluşmadığı dikkate alınarak, bu gerekçelerle bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre katılan ... ve sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sabıkasız olan sanık hakkında, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık gösterip göstermediği dikkate alınıp tekrar suç işleyip işlemeyeceği konusunda oluşan kanaat değerlendirilerek cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, ''yasal şartları oluşmadığından'' denilerek yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi,2-5237 sayılı TCK'nın 61/8 maddesi hükmü karşısında, adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik arttırma ve indirimlerin gün üzerinden yapılması ve sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması sonucu cezanın belirlenmesi gerektiği halde gün olarak belirlenen adli para cezasının hemen paraya çevrilerek, indirimin bu miktar üzerinden yapılması sonucu, sonuç olarak 80 TL adli para cezası yerine 83 TL adli para cezasına hükmedilerek fazla ceza tayini,3-Belirlenen gün para cezası, adli para cezasına çevrilirken, uygulama maddesi olarak 5237 sayılı TCK'nın 52/2 maddesinin yanısıra, uygulama yeri bulunmayan, aynı Kanun'un 50/1-a maddesinin yazılarak 5271 sayılı CMK'nın 223/6. maddesine muhalefet edilmesi,4-5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan ...'ün ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.