MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Mala zarar verme, hakaretHÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;06/12/2012 tarihinde verilen kararlara karşı, o yer Cumhuriyet savcısının süresinde olmak üzere 24/12/2012 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu dikkate alınarak ve tebliğnamedeki ret düşüncesine iştirak edilmeyerek yapılan incelemede;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Sanık ve katılan trafikte seyir halinde iken meydana gelen trafik kazası nedeniyle aralarında tartışmaya başladıkları, sanığın, katılana yönelik olarak sinkaflı hakarette bulunduğu ve yanına aldığı çocuklarla birlikte katılanın aracını taşlayarak aracın zarar görmesine sebebiyet verdiği, böylece böylece sanığın mala zarar verme ve hakaret suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda, Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, soruşturma aşamasında dinlenen tanıklar ... ve ... alınan ifadelerinde, karşı taraftaki araçtan inen iki kişiden birinin katılanın araca saldırarak aracın camları kırdığını, daha sonra işçilerin geldiğini, işçilerle katılan arasında itiş kakış olduğunu söyledikleri, tanık ... ise alınan ifadesinde, sanığın, katılana levye ile vurmaya çalışırken kendisinin levyeyi sanığın elinden aldığını belirttiği ve adı geçen tanıkların mahkeme tarafından beyanına başvurulmadığı dikkate alınarak, tanıkların usulüne uygun olarak duruşmaya çağrılıp bilgi ve görgüleri ile sanığın hakaret ve mala zarar verme suçlarını işleyip işlemediğinin sorulması, tanıklar ile sanığın mahkemede yüzleştirilerek suçları işleyen kişinin sanık olup olmadığının kesin olarak belirlemesi, bu mümkün olmadığı taktirde sanığın teşhise elverişli olan ve bütün yönlerden çekilmiş yeni fotoğraflarının temin edilerek kesin teşhisinin sağlanmasından sonra toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiren, adı geçen tanıkların beyanlarına başvurulmadan ve soruşturma sırasındaki beyanlarının da karar yerinde tartışılmadan eksik inceleme vee yetersiz gerekçe ile ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının ve katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.