Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24721 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14015 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Kamu malına zarar verme, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaretHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut say??labilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Suça sürüklenen çocuğun, kasksız ve ehliyetsiz olarak trafikte seyir halinde iken kendisini durduran polis memurlarına yönelik sinkaflı hakarette bulunduğu ve ekip aracına tekme atmak suretiyle zarar verdiği, olayın tanıklar tarafından ve yapılan tespitle doğrulandığı, böylece suça sürüklenen çocuğun, kamu malına zarar verme ve kamu görevlilerine karşı görevinden dolayı hakaret suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda, suça sürüklenen çocuk ve katılan beyanları, olay tutanağı, görgü ve tespit tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, suçların çocuk tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.5237 sayılı TCK'nın 61/8 maddesi hükmü karşısında, adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik arttırma ve indirimlerin gün üzerinden yapılması ve sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması sonucu cezanın belirlenmesi gerektiği halde, hapis cezasının karşılığı adli gün olarak belirlenen adli para cezasının yapılan arttırım ve indirimlerden sonra adli para cezasına çevrilmesindeki isabetsizlik, sonuç cezanın değişmemesi karşısında bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-5271 sayılı CMK gereğince ilgili baro tarafından görevlendirilen müdafiye Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nden ayrık olarak "Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafii ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin Tarife" gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenecek meblâğın yargılama giderlerinden olmadığı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/3-c maddesi uyarınca, suça sürüklenen çocuğun adaletin selameti gerektiriyorsa mahkemece görevlendirilecek bir avukatın yardımından para ödemeksizin yararlanabilmeleri haklarının bulunduğu gözetilmeksizin, 5271 sayılı CMK'nın 150/2. maddesi gereğince atanan müdafiye bu kapsamda ödenen ücretin yargılama gideri sayılarak suça sürüklenen çocuğa yükletilmesi,2- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106. maddesinin 4. fıkrasında, “Çocuklar hakkında hükmedilen; adli para cezası ile hapis cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezalar hapse çevrilmez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır.” hükmünün öngörülmüş olması karşısında, ödenmeyen adli para cezasının hapse veya diğer tedbirlere çevrilmesinin olanaklı olmayıp, anılan maddenin 11. fıkrası uyarınca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'a göre tahsil edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, kararda, suça sürüklenen çocuk hakkındaki “ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına” denilerek hüküm kurulması,3-Hakaret suçundan verilen hüküm açısından; belirlenen gün para cezası, adli para cezasına çevrilirken, uygulama maddesi olarak 5237 sayılı TCK'nın 52/2 maddesinin yanısıra, uygulama yeri bulunmayan, aynı Kanun'un 50/1-a maddesi yazılarak 5271 sayılı CMK'nın 223/6. maddesine muhalefet edilmesi,Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının yargılama giderleri ile ilgili bölümünde yer alan ve “2012 yılı zorunlu müdafii gideri 466 TL” ibaresi ile “515.10 TL” ibaresinin hüküm fıkralarından çıkartılarak, yerine “49.10 TL” ibaresinin eklenmesi; “ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına” ilişkin ibarenin hüküm fıkralarından çıkartılması ile hakaret suçundan verilen hüküm açısından; hükümde yer alan “TCK'nın 50/1-a” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılması suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.