Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24718 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7655 - Esas Yıl 2015





Mala zarar verme ve hakaret suçlarından sanık ...'nın TCK'nın 152/1,-a 62, 125/3-a, 125/4 62, 52/2 maddeleri geriğince 7.000 TL ve 2.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 58/6 maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2011 tarih ve 2009/405 esas, 2011/612 karar sayı ile mahkumiyetine dair kararın temyiz edilmesi üzerine dairemizin 27/05/2014 tarih ve 2013/20095 esas, 2014/10498 sayılı kararıyla onanması, karar verilmiş olup,Yargıtay C. Başsavcılığınca 07/04/2015 tarih ve 2015/113908 sayılı itirazname ile, talebin reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu düşüncesiyle itiraz yoluna gidilmiştir.6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesi üzerine anılan kanunun 99. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 308.maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan itiraz üzerine incelenerek gereği düşünüldü.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden KABULÜNE, Dairemizin 27/05/2014 gün ve 2013/29095 esas, 2014/10498 sayılı kararının KALDIRILMASINA,Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder.Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır.Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur.İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.Somut olayda; sanığın saat 03:30 sıralarında...Amirliği'ne aşırı alkollü vaziyette gelerek trafik kazası yaptığını ve aracının nerede olduğunu hatırlamadığını beyan ettiği, görevli polis memuru olan şikayetçinin kendisine yardımcı olmak istediği ve yakını olup olmadığını sorduğu, bunun üzerine sanığın "bunu siz bileceksiniz" şeklinde ters cevaplar vererek şikayetçiye defalarca sinkaflı sözlerle hakaret ettiği, sanığın sakinleştirilmeye çalışıldığı ancak karakolun giriş kapısında bulunan camekan bölüme yumruk atarak camı kırdığı, gözetim odasında bulunan güç kaynağına ve su sebilini tekmeleyerek kırmak suretiyle zarar verdiği anlaşılmakla, atılı suçların sübut bulduğuna yönelik kabul ve uygulamada bir isabetsizlik görülmemiştir.Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir, ancak,TCK'nın 58. maddesine göre tekerrür hükümlerinin uygulanması için hapis cezasıyla mahkumiyet kararı verilmesi gerekmesine ve sanık hakkında tayin edilen sonuç cezanın adli para cezası olması karşısında tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmadığı halde, TCK'nın 58. maddesine göre mükerrirlere göre infaz kararı verilmesi, bozmayı gerektirmiş olduğundan hükmün, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu durum aynı kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, "hüküm fıkrasındaki 58. maddeye göre mükerrirlere göre infaz rejimine göre çektirilmesine ve infazdan sonra denetimli serbestlik uygulanmasına" ibaresinin hükümden çıkartılması suretiyle diğer yönleri usül ve yasaya uygun hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.