Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2465 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17168 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/95244MAHKEMESİ : Samsun 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 15/07/2009NUMARASI : 2009/110 (E) ve 2009/143 (K)SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır. Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde;Katılan bankaya ciro yoluyla geçen keşidecisi R.. U.. görünen ancak sanık İ.. D.. tarafından imzalandığı anlaşılan ..... seri numaralı 11.000 TL bedelli çekin bankaya ibrazında karşılıksız çıktığı, birleşen Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/21 E sayılı dosyasında sanık İ.. D..'ın katılan bankadan kullandığı kredinin ödenmemesi üzerine suça konu .... seri numaralı 10.867,40 TL bedelli ve .... seri numaralı 26.000 TL bedelli iki çekin sanık tarafından bankaya verildiği, böylelikle sanığın sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediği iddia olunan olayda; .... seri numaralı 11.000 TL bedelli çek yönünden, çekte ilk ciranta olarak görünen K....Ticaret-K..K.. isimli işletme yetkilisinin beyanına başvurularak çekin hangi şekilde ve kim tarafından tedavüle çıkarıldığı, bahsi geçen cironun gerçek bir ticari ilişkiyi yansıtıp yansıtmadığının araştırılması; birleşen dosyadaki iki çekin önceden doğmuş borç karşılığında sonradan katılan bankaya verilmesinin söz konusu olması, bu durumun belirlenmesi halinde bu çekler yönünden suçun oluşmayacağı da gözetilerek, çeklerin hangi tarihte ve hangi şekilde katılan bankaya ciro edilip verildiğinin kesin olarak belirlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.