MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; katılanın, ... plakalı aracını satmak amacıyla oto pazarına götürdüğü, sanıkların, suça konu araca alıcı oldukları söyleyerek pazarlık sonucu aracın 2.250 TL’ye alım satımı hususunda aralarında anlaşıp 250 TL kapora vererek aracı deneyeceklerini belirtip aracı alarak uzaklaştıkları ve bir daha geri dönmedikleri, katılanın, kendisine verilen numaradan sanıkları aradığında, sanık ...’ın çocuğunun balkondan düştüğünü, araba ile hastaneye gidip geleceklerini, paranın geri kalanını gelince vereceklerini söyledikleri ancak daha sonra telefonlara cevap vermeyerek ortadan kayboldukları, aracın 18.05.2007 tarihinde arka koltuğu sökülmüş şekilde terk edilmiş vaziyette kolluk kuvvetlerince bulunduğu anlaşılmakla, sanıkların birlikte hareket ederek katılanı aldatmaya çalıştıkları ve baştan itibaren hileli hareketler yaparak, katılanın iradesini fesada uğratmak suretiyle haksız menfaat temin ettikleri dikkate alınarak, eylemlerinin dolandırıcılık suçu kapsamında kaldığı, hırsızlık suçunun unsurlarının oluşmadığı tespit edilerek tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanıklara fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından, adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla “100 gün” ve “2.000 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün” ve “100 TL” adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.