Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24587 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4652 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; sanığın ... Öğretmen Evi'nde oğlunun düğünü nedeni ile bulunan müştekinin yanına gelerek gerçeğe aykırı şekilde gelin masasındaki çiçekleri getirdiğinden bahisle 130,00 TL parayı alması şeklindeki eylemin, dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak, Mahkemece verilen ilk hükümde sanık hakkında verilen 10 ay hapis cezası ile 80 TL adli para cezasının TCK'nun 50/1-b maddesi uyarınca mağdurun 130 TL zararının tazmin suretiyle giderilmesi yaptırımına çevrildiğinin, bu hükmü sadece sanık müdafiinin temyiz ettiğinin ve hükmün, TCK'nın 168.maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması olanağı bulunan dolandırıcılık suçundan tayin olunan hapis cezasının mağdurun uğradığı zararın tazmini tedbirine dönüştürülemeyeceğinin gözetilmemesi gerekçesiyle bozulduğunun anlaşılması karşısında, CMK'nun 326/son maddesi uyarınca, sanığın kazanılmış hakkının bulunduğu ve verilecek cezanın bozmadan önceki cezadan daha ağır olmaması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde adli para cezasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında hüküm fıkrasında kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın TCK'nın 50/1-a,52 maddeleri gereğince adli para cezasına çevrilmesi neticesinde 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılması cümlesinden sonra gelecek şekilde, CMK'nun 326/son maddesi uyarınca "sanığın kazanılmış hakkı gözetilerek 130 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.