Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24499 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12425 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, konut dokunulmazlığının ihlaliHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek, failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle, konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma, dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak, konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır.Suçun oluşması için, sahibinin rızası olmadan girilen yada rızayla girildikten sonra istendiği halde dışarı çıkılmayan bir konut veya eklentisi olmalıdır. Konut, (mesken) bir kimsenin geçici de olsa oturmak için sığındığı her nevi yer olarak tanımlanabilir. Medeni kanunun 19 uncu maddesinde tanımlanan her ikametgah TCK. anlamında bir konuttur Kişinin ihtiyaçlarından bir veya bir kısmının yerine getirildiği yani yaşamsal faaliyetlerini geçirdikleri yer konuttur. Konutun bir bina olması şart değildir. Konut eklentisi (müştemilat) ;konuta bitişik yada onun yakınında olan, konut veya benzerî yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yapılar veya yerlerdir. Balkon, koridor, sahanlık, etrafı çitle çevrili avlu,eve ait etrafı duvarla çevrili bahçe, buna örnek gösterilebilir. Diğer bir anlatımla, girilmesi konutta oturanların huzur ve güvenliğini bozabilecek konuta bağlı veya pek yakın ek yapılar veya yerlerdir. Avlu, ahır, bahçe, taraça, samanlık, odunluk,kömürlük,balkon gibi yerler eklentidir. Konut veya eklentiyi dış dünyadan ayırıcı belirtiler,o yer sahibinin yaşama biçimi,mevcut olanakları,sosyal ve ekonomik durumu ile kültürel ve yöresel özelliklere, gelenek ve göreneklere göre farklılıklar gösterebilir. Bu husus, olaysal olarak değerlendirilmeli, tayin ve takdir edilmelidir. Apartman giriş kapısından sonraki koridorların, merdiven ve merdiven boşluklarının, daire giriş kapısı ön kısımlarının, sahanlıkların apartmanda oturanlara ait ortak “eklenti” olduğunun kabulü gerekir. Apartman dış kapısının açık kalması, bu kısımların eklenti olma niteliğini etkilemeyeceği gibi eklenti sayılmamasına da neden olmaz. Dış kapının konması; bu yerlerin dış alemle ilgisinin kesildiğine ve yasa dışı bir amaçla içeri girilmesine izin verilmediğine ilişkin iradenin bir göstergesidir. Merdivenler ve sahanlık, konuta giriş çıkış için zaruri, konutun kullanış amacını tamamlayan ve sağlayan, konuta bağlı yerlerdendir. Her isteyenin bu yerlere girmesi ve yararlanması olanaksızdır. Sahanlık ve merdiven olmadan konut olamayacağı gibi, konut olmadan da merdiven ve sahanlık olamaz. Bu itibarla konut ve apartman merdiveni birbirinden ayrılmaz birer parça ve merdivenler konutun, eklentileridir. Sanığın, yanında temyiz dışı sanık ... ile birlikte hırsızlık yapmak amacıyla katılana ait apartmana gündüz vakti olan saat 17.15 sıralarında gelerek önce kimse olup olmadığını tespit etmek için bir dairenin zilini çaldığı, kimse cevap vermeyince sanıkların apartmandan içeriye girmek için giriş kapısının camını kırdıkları, fakat buna rağmen apartmanın içerisine girememeleri üzerine giriş kapısının kilit yuvasını yerinden sökerek apartmana girecekleri sırada katılanın kızı olan tanık ... ve aynı apartmanda oturan mağdur ...’ın sanıkların apartmanın giriş kapısıyla uğraştıklarını fark ettikleri, bu sırada sanık ...’in hızlı adımlarla kaçmaya başladığı, ...’ın temyiz dışı sanık ...’e ne yaptığını sorması üzerine, temyiz dışı sanığın, arkadaşı ... ’ın evini aradığını söylediği ve olay yerinden ayrıldığı, bu suretle sanığın mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlale teşebbüs suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda; sanık beyanı, katılan ve tanık ifadeleri, teşhis tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, sanığın mahkumiyetine yönelik kabulde isabetsizlik görülmemiş, sanık hakkında her iki suçtan mahkumiyet kararı verildikten sonra, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi gereğince uygulanan hak yoksunluklarının iki mahkumiyet hükmüne yönelik olacak şekilde numaralandırılması nedeniyle, bu konuda bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilememiştir. Sanığın, apartman bahçe kapısından girerek, apartman giriş kapısının kilidini sökmek şeklinde gerçekleşen eyleminin, apartmanın eklentisi olan bahçe içerisinde gerçekleşmesi nedeniyle konut dokunulmazlığını ihlal suçunun tamamlandığı gözetilmeksizin, 5237 sayılı TCK'nın 35. maddesi gereğince teşebbüs indirimi uygulanmak suretiyle eksik ceza tayin edilmesindeki isabetsizlik, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanık hakkında verilen cezanın TCK 'nın 58/6 maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken, tekerrüre esas alınan ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2008/104 esas 2008/702 karar numaralı mahkumiyet hükmünün kesin nitelikte olduğunun ve tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK 'un 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasındaki 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün hükümden tamamen çıkartılmak suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.