Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24426 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11139 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanığa hükmedilen cezanın nev'i ve miktarına göre yasal koşulları bulunmadığından, sanığın duruşmalı temyiz inceleme isteminin, 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 318.maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede, Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Somut olayda; katılan ...'in ... Kom. ... Ltd. Şti. nin yetkilisi, sanık ...'nın ise şirketin bölge müdürü olduğu, aynı zamanda kontrolör olarak çalıştığı, 28/04/2006 tarihinde 06 YDC 34 plakalı aracın şirket işlerinde kullanması için , sanığa teslim edildiği, ancak sanığın işten ayrıldıktan sonra aracı şirkete iade etmediği üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmakla, mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir,Sanık hakkında TCK'nın 155/2. maddesi uyarınca uygulama yapılırken adli para cezasına da hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu bakımından, 5237 sayılı Kanun'un 51/2 maddesinde yer alan "Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi hâlinde, hâkim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhâl salıverilir" hükmünün, aynı zamanda etkin pişmanlık başlığı altında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 168. Maddesi gereğince cezadan indirim sebebi olduğu, kanunî bir indirim sebebinin aynı zamanda hapis cezasının infaz edilmiş sayılmasını gerektirecek şekilde erteleme şartı olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı gözetilmeyerek, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmayan sanık hakkında ertelemenin, katılanın uğradığı zararın giderilmesi şartına tabi tutulması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; 5237 sayılı TCK'nın 53/3 maddesi uyarınca hapis cezası ertelenen sanık için, aynı yasanın 53/1-c maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasın da ki TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkranın (c) bendinin çıkartılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.