Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24374 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13203 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, tehdit, hakaret, yaralamaHÜKÜM : Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;1-Sanık ... temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanığın, 11/07/2012 tarihinde huzurunda verilen hükmü, 1412 sayılı CMUK'nın 310/1 maddesinde belirlenen bir haftalık süre geçtikten sonra 11/10/2012 tarihinde temyiz ettiği anlaşılmakla, sanık ... vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır.Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.Hakaret huzurda işlenebileceği gibi, gıyapta da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dâhil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaret den bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü aynı anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin aynı yada benzer olması aranmalıdır. Fail, sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte yada daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte, failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur.Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Katılan sanık İlyas ile sanık ... ayrı ayrı ticari taksi duraklarında taksi şoförü olarak çalıştıkları, 30/09/2011 günü katılan sanık ...'in çalışmış olduğu taksi durağına ait bir taksinin diğer sanık şüpheli Merih'in çalışmakta olduğu taksi durağının bölgesinde izinsiz yolcu aldığı, bunun üzerine ... arayarak durumu bildirdiği ve kendisini uyardığı, böyle devam etmesi halinde taksi duraklarına ait taksi çağırma tablosunu koparacağını bildirdiği, İlyas'ın telefonda ... ana avrat sinkaflı sözler söyleyerek ölümle tehdit ettiği, ..., ... çalıştığı taksi durağının çağrı ziline ait kabloları kestiği, bu durumu öğrenen ... yanında tanıklar olduğu halde ... olduğu yere gittiği ve ... basit şekilde yaraladığı, kavga sırasında ... cebinden bıçak çıkararak kendisin korumak için ... vurmak istediği ancak olay yerinde bulunan kişilerin buna engel olup elinden bıçağı aldıkları iddia olunan somut olayda; 2-Sanık ... hakkında yaralamaya teşebbüs suçundan kurulan hüküm yönünden katılan sanık ... yaptığı temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanığın kendisine saldırıldığında bıçağı alarak kendini korumaya yönelik olarak bıçağı alıp saldırdığı oluş ve dosya kapsamından anlaşılmakla mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan sanık İlyas'ın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,3-Sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan ve katılan sanık ... hakkında yaralama, hakaret ve tehdit suçlarından kurulan hükümler yönünden katılan sanık ... yaptığı temyiz itirazlarının incelenmesinde;a)Sanık ... ile katılan sanık ... telefonda görüşme yaptıklarının sabit olduğu ancak bu telefon görüşmesinde ... sanık ... ölümle tehdit ettiği ve sinkaflı küfürlerle hakaret ettiği yönünde sanık ... soyut iddiası dışında delil bulunmamasına karşın katılan sanık ... bu suçlardan beraati yerine mahkumiyetine hükmedilmesi, b)Sanık ... samimi ikrarı ile olay yeri görgü tespit tutanağına göre de sanığın, katılan sanık ... çalıştığı Bahçeli taksi durağına ait taksi çağırma zilinin kablolarını bilerek ve isteyerek kestiğinin sabit olmasına karşın sanığın cezalandırılması yerine beraatine hükmedilmesi, c)Katılan sanık ..., çalıştığı taksi durağının zilinin sanık ... tarafından kesildiğini öğrenmesi üzerine bu eylemin verdiği elem içinde sanığın yanına gidip onu basit şekilde darp ederek üzerine atılı basit yaralama suçunu işlediği dosya kapsamından sabit olmasına karşın katılan sanık hakkın TCK'nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanma ihtimalinin karar yerinde tartışılmamış olması ile ayrıntıları Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/250 Esas, 2009/13 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere, sabıkası bulunmayan, duruşmada iyi halli olduğu ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşan katılan sanık ... hakkında 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile değişik CMK'nın 231. maddesi uyarınca "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının" uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılıp açıklanmadan katılan sanığın mahkumiyetine hükmedilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık ... temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi yarınca BOZULMASINA, 28/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.