Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24283 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12815 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, tehditHÜKÜM : Düşme, beraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Tehdit,bir kimsenin başkasını,kendisinin veya yakınının hayatına,vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.Sanıkla katılanın komşu oldukları, sanığın, katılana ait taşınmazın etrafındaki duvarı kırmak suretiyle yıktığı ve katılana yönelik olarak “seni öldüreceğim” şeklinde tehditte bulunduğu, böylece sanığın mala zarar verme ve tehdit suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,1-Mala zarar verme suçundan verilen düşme kararına yönelik temyiz incelemesinde;a-02/05/2011 tarihli dava konusu iddianameye göre, sanığın 10/04/2011 tarihli duvarı yıkma eylemi nedeniyle kamu davası açıldığı, bu dava dışındaki 19/10/2011 tarihli iddianame ile ise sanığın 11/06/2011 tarihinde işleği mala zarar verme eylemi nedeniyle dava açılıp bu suç nedeniyle ilgili mahkeme tarafından 04/01/2012 tarihinde mahkumiyet kararı verildiği, suç tarihleri itibariyle söz konusu mala zarar verme olayı ile dava konusu mala zarar verme olayının farklı olduğu görülmekle, sanık ve müştekinin yeniden ifadesinin alınarak dinlenilmesi, her iki olayın aynı olup olmadığının sorulması ile ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2011/565 Esas sayılı dava dosyasının getirtilerek incelenmesi, onaylı suretinin dosya içine konulması, bu şekilde her iki davanın tarafları ve konusunun aynı olduğunun belirlenip belirlenmemesine göre yargılamaya devam edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,b-Kabule göre de; sanık hakkında aynı suçtan açılan başka bir dava bulunması nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK'nın 223/7. maddesi uyarınca kamu davasının reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, kısa kararda CMK'nın 223/8. maddesi gereğince denilerek düşme kararı verilmesi, gerekçeli kararda ise yine düşme kararı verilmekle birlikte ret kararı verilmesi gerektiğinin yazılarak yasaya aykırı karar verilmesi ile kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki oluşturularak yazılı şekilde hüküm tesisi,2-Tehdit suçundan verilen beraat kararına yönelik temyiz incelemesinde;Sanığın söylediği sözlerin korku ve panik yaratmadığı, bu nedenle şüpheden sanık yararların ilkesi gereğince denilerek sanığın beraatine karar verilmiş ise de; 5237 sayılı TCK'nın 106/1. maddesinin 1.cümlesinde; bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehditte bulunan kişinin tehdit suçu nedeniyle cezalandırılacağının hüküm altına alındığı, somut olayda, sanığın katılana “seni öldüreceğim” diyerek tehditte bulunduğu iddia edilmekle ve bu sözlerin objektif olarak tehdit mahiyetinde olduğu dikkate alınarak, bu ön kabulden hareketle, sanığın suçu işleyip işlemediği hususundaki deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği halde, herhangi bir gerekçe göstermeden ve suça ilişkin deliller tartışılmadan yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi,Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.