Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24172 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5645 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Dolandırıcılık suçunun, kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle işlenmesi TCK'nın 158/1-b bendinde, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak kabul edilmiştir. Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlar, başkalarına güven duymaya, sığınmaya en fazla ihtiyaç duyduğu anlardır. Kişinin örneğin doğal bir afete veya trafik kazasına maruz kalmasından ya da hastalığı yüzünden içine düştüğü çaresizlikten yararlanılarak aldatılması daha kolaydır. Zor ve tehlikeli durumda olduğunu söyleyerek menfaat sağlanması, acıma ve yardım duygularının kötüye kullanılması suretiyle suçun işlenmesindeki kolaylık nedeniyle bu hâl ağırlaştırıcı neden sayılmıştır. Bir yakınının hastanede, karakolda, cezaevinde, zor veya tehlikeli bir durumda olduğundan bahisle, ona götürülmek üzere para ve eşya olarak mağduru dolandıran kimse, onun, merhamet, acıma, yardıma koşma, korku ve telaşa kapılma duygularını sömürmektedir. Tehlikeli durumun gerçekte var olmadığı halde mağdurun buna inandırılmış olması nitelikli halin uygulanması için yeterlidir. Yalanda olsa mağdur gerçekte düşmüş olabileceği tehlikeli durum veya zor şartlar içine düşmekte ve o durumun gerektirdiği ruhsal ve psikolojik tepkilerle hareket etmektedir.Sanığın, böbrek hastası olması nedeniyle haftada üç gün diyaliz makinasına bağlı yaşamak zorunda olan katılan ... ile tanışarak, böbrek nakli sağlayabileceğini söylediği ve testler için 17.000 TL para aldığı, her şeyin yolunda olduğunu söyleyerek böbrek naklinin ... ilinde yapılacağını ve nakil için 18.450 TL daha para gerektiğini söylediği, sanığa güvenen katılanın parayı sanığın hesabına ... yoluyla gönderdiği ancak ... iline gittiğinde sanığa ulaşamadığı, ... ilinde bulunan diyaliz merkezine gittiğinde, sanığın katılan ...'dan da böbrek nakli yapılacağı vaadiyle 5.000 TL para aldığını öğrendiği, bu suretle sanığın iki katılana yönelik olarak kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanık ikrarı, katılan beyanı, ödeme belgeleri ile tüm dosya kapsamına göre, sanığın mahkumiyetine yönelik kabulde isabetsizlik görülmemiştir. Sanığın, katılan ...'den testler için 17.000 TL aldıktan sonra, böbrek nakli için 18.450 TL daha alması şeklinde gerçekleşen eylemde, 5237 sayılı TCK'nın 43/1 maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla Kanun'un aynı hükmünü değişik zamanlarda birden fazla kez ihlal ederek haksız menfaat temin etmiş olması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesindeki isabetsizlik aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Sanık hakkında ...'a yönelik dolandırıcılık suçundan hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK'nın 158/1-b. maddesi gereğince 1.000 gün adli para cezasına karar verildikten sonra aynı Kanun'un 52/2. maddesi gereğince her günü takdiren 20 TL'den hesap edilmek suretiyle 20.000 TL adli para cezasına hükmedilmesi gerektiği gözetilmeksizin, hesapta hata yapılarak 6.000 TL adli para cezasına karar verilmek suretiyle eksik ceza tayini, 2- Sanık hakkında iki katılana yönelik dolandırıcılık suçundan kurulan hükümlerde, TCK'nın 58/6. maddesine göre mükerrir olduğu kabul edilen .... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2 yıl hapis ve 2.400 TL adli para cezasına ilişkin mahkumiyet kararının suç tarihinden sonra 18/07/2011 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle tekerrüre esas olamayacağı ancak ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 17/05/2010 kesinleşme tarihli ilamındaki hükmün tekerrüre esas olduğunun gözetilmemesi suretiyle suç tarihinden sonra kesinleşen kararın tekerrürre esas alınması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, katılan ...'a yönelik hüküm fıkrasından, “6.000 TL” adli para cezası teriminin tamamen çıkartılarak yerine, “20.000 TL” adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle ve iki katılana yönelik eylemi nedeniyle sanık hakkında TCK'nın 58/6. maddesi uygulamasında, ... Asliye Ceza Mahkemesi kararının hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine, “... Asliye Ceza Mahkemesi'nin, 17/05/2010 kesinleşme tarihli, 2005/114 esas ve 2005/1182 karar sayılı, 765 s. TCK'nın 503/1, 522 maddeleri gereğince 1 yıl hapis ve 166 TL adli para cezası” mahkumiyetinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükümlerin, DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.