Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24074 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4897 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, 677 sayılı Kanuna muhalefetHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Dolandırıcılık suçunun dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak TCK'nın 158/1-a maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre, burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır.Din, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve Allah kavramını da genellikle içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür. Dini inanç, dine inanan, belirli bir dine mensup kişinin duygularıdır. Bir insanın dini inanç ve duyguları ile, doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı ailesi, çevresi ve içinde bulunduğu toplum arasında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır.Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.Sanığın, mağdurları temyiz dışı sanıklar vasıtasıyla falcılık yaptığına, cinleri olduğuna inandırdığı, fallarına bakacağını söyleyerek Arapça yazılmış kağıtlar ve tarot kartları gösterdiği, mağdur ...'a, üzerlerinde büyü olduğunu, evlerine muska konulduğunu, bunların bulunamaması halinde 9 gün içinde öleceğini söyleyip "altının gider, parayı vermez isen başın dertten kurtulmaz diyerek inandırdığı, mağdur ... temyiz dışı sanık ... ve sanık ... ile birlikte evine gittiğinde, evde Arapça yazılı bir kağıt bulduklarını söyleyen sanığın, mağdura 3 adet çeyrek altın, 2 adet altın bileziği su dolu tasın içerisinde yakarak atacaklarını ardından toprağa gömeceklerini, en son olarak da fakir fukaraya dağıtacaklarını söylediği, mağdur Serhat'ın buna inanarak sanığa 3 adet çeyrek altın 2 adet altın bilezik ve fal bakma parası olarak da 300,00 TL para verdiği, mağdurlardan Perihan Karakan'ın da bunları duyunca sanık ... fal baktığı eve gittiği, cin çağırma seansı yaptıklarını belirten sanığın bu şekilde mağdur ... da kandırarak 100,00 TL para aldığı, sanıkların bu şekilde eylem birliği içerisinde her iki mağduru kandırarak dolandırdıkları ve 677 sayılı kanuna muhalefet ettiklerinin idida ve kabul olunması karşısında; sanığın eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-a maddesinde düzenlenen “Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde, hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK'un 326/son maddesi gereğince sanığın ceza miktarı bakımından kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, bozmanın hükmü temyiz etmeyen sanık Elif Yakut ve ...'a CMUK'nın 325. maddesi uyarınca TEŞMİLİNE, 21.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.