Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24051 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13939 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Katılan sıfatını alabilecek surette atılı suçlardan zarar görmüş olup kovuşturma evresinde (01/02/2010 tarihli istinabe suretiyle alınan beyanda) şikayet içerir beyan duruşma tutanağına geçtiği halde CMK'nın 238/2. maddesi uyarınca davaya katılmak isteyip istemedikleri açıkça sorulmayan ve bu nedenle davaya müdahil olmamış bulunan şikayetçi ... temsilcisi olduğu ....A.Ş. ticari ünvanlı şirketin CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca "kamu davasına katılmasına" karar verilerek yapılan incelemede;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Şikayetçi Adil'in başkan yardımcısı olduğu ... Teknik...A.Ş. ünvanlı şirketten sunulan sevk irsaliyeleri ve faturalar kapsamında ... Ltd. ticari ünvanlı şirkete (ortak ve temsilcileri ... (...) ve ... olan) teslim edilen malların bedelleri karşılığı olarak verildiği ileri sürülen suça konu, her biri 30/06/2004 keşide tarihli ve 12.500.000.000 TL (12.500 YTL) bedelli ... ila 5701842 seri no'lu sekiz adet (...) (...) şubesi nezdinde hesabı bulunan ve 25/05/2004 tarihli Ticaret Sicili Gazetesindeki ilana göre temsile yetkilisi sanık olan ...Ltd. ünvanlı şirkete ait görünen) çek yapraklarının keşideci imzaları (ve 1. ciranta ...Ltd. kaşesi üzerindeki imzaları) sahte olarak atılıp, ...Ltd. namına düzenlenip (ve bu şirket kaşesi-imzası ile ciro edilip) şikayetçi A.Ş.'ye sanık tarafından verilip haksız yarar sağlanması eylemlerinin "nitelikli dolandırıcılık", "resmi belgede sahtecilik" suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;I)"Nitelikli dolandırıcılık" suçundan sanık hakkında verilen "beraat" kararına yönelen şikayetçi ... (...A.Ş. yetkilisi) vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;30/06/2014 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar lehe olan 765 sayılı TCK'nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımının dolduğu anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince sanık hakkında açılan anılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, II)"Resmi belgede sahtecilik" suçundan sanık hakkında verilen "beraat" hükmüne yönelen şikayetçi ... (...A.Ş. yetkilisi) vekilinin ve sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma-kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsmına göre sanık müdafiinin ve şikayetçi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddesi uyarınca; beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Tarifeye göre maktu avukatlık ücretine karar verilmesi gerektiğinin nazara alınması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin (vekalet ücretine hasredilmiş) ve şikayetçi vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı kanunun 8/1. maddsi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına "sanığın kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5 maddesi hükmüne göre belirlenen 2.400 TL maktu vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesine" paragrafı eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.