MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Kamu malına zarar vermeHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Somut olayda; başka bir tahkikata ilişkin olarak beyanı alınmak üzere ... Polis Merkezi Amirliğine getirilen sanığın, darp-cebir ve alkol raporu alınmak üzere ... Devlet Hastanesi'ne götürüldüğü, hastanede taşkınlık yaparak alkolmetreyi üflemeyeceğini ve kan vermeyeceğini belirtmesi üzerine ekip otosuna alınarak tekrar polis merkezine götürüldüğü sırada, ekip otosunun sol arka camına kafa ile vurmak suretiyle camı kırdığı anlaşılmakla; eylemin kamu malına zarar veme suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiş; 5237 sayılı TCK'nın 152/1-a maddesi gereğince tamamlanmış suçtan hüküm kurulmuş olması ve 62. maddenin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin mahkemece gösterilen gerekçenin yeterli olması karşısında, tebliğnamedeki “1-a)” ve “2” numaralı bozma düşüncelerine iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin, hükmün (d) ve (f) bentlerinde iki kez uygulanması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından (f) bendinin tamamen çıkarılması suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.