Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24018 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9225 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, yaralama, konut dokunulmazlığını ihlal, hakaretHÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır.Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.Hakaret huzurda işlenebileceği gibi, gıyapta da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dâhil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaret den bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü aynı anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin aynı yada benzer olması aranmalıdır. Fail, sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte yada daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte, failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur.Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Bir kimsenin konutuna,konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek,failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle,konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma,dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak,konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır.Suçun oluşması için, sahibinin rızası olmadan girilen yada rızayla girildikten sonra istendiği halde dışarı çıkılmayan bir konut veya eklentisi olmalıdır. Konut, (mesken) bir kimsenin geçici de olsa oturmak için sığındığı her nevi yer olarak tanımlanabilir. Medeni kanunun 19 uncu maddesinde tanımlanan her ikametgah TCK. anlamında bir konuttur Kişinin ihtiyaçlarından bir veya bir kısmının yerine getirildiği yani yaşamsal faaliyetlerini geçirdikleri yer konuttur. Konutun bir bina olması şart değildir. Konut eklentisi (müştemilat) ;konuta bitişik yada onun yakınında olan, konut veya benzerî yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yapılar veya yerlerdir. Balkon, koridor, sahanlık, etrafı çitle çevrili avlu,eve ait etrafı duvarla çevrili bahçe, buna örnek gösterilebilir. Diğer bir anlatımla, girilmesi konutta oturanların huzur ve güvenliğini bozabilecek konuta bağlı veya pek yakın ek yapılar veya yerlerdir. Avlu, ahır, bahçe, taraça, samanlık, odunluk,kömürlük,balkon gibi yerler eklentidir. Konut veya eklentiyi dış dünyadan ayırıcı belirtiler,o yer sahibinin yaşama biçimi,mevcut olanakları,sosyal ve ekonomik durumu ile kültürel ve yöresel özelliklere, gelenek ve göreneklere göre farklılıklar gösterebilir. Bu husus,olaysal olarak değerlendirilmeli,tayin ve takdir edilmelidir. Fiilin gece vakti işlenmesi, ağırlaştırıcı nedendir. Gece vakti TCK'nın 6. maddesinde tanımlanmıştır. Gece vakti güneşin batmasından bir saat sonra başlar ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresidir. Katılanın 1030 Sicil numarası ile ... Barosuna kayıtlı avukatlardan olduğu ve sanığın boşandığı eşinin boşanma davasında avukatlığını yaptığı, sanık ile eşinin ... Aile Mahkemesi nin 2005/27 Esas 2005/542 Karar sayılı kararı ile boşanmalarına karar verildiği, bu durumdan rahatsız olan sanığın boşandığı eşinin avukatlığını yapan katılanın çalışmış olduğu büronun önüne giderek katılanın burnuna vurup yaralayıp gözlüğünün kırılmasına yol açarak malına zarar verdiği oluş ve dosya kapsamından anlaşılmakla, mahkemenin sübutu kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Katılan ...'in suç tarihi öncesinde ve suç tarihi itibariyle ... ... isimli şahsa ait ... Beldesi'nde bulunan ... Sitesi'nde kardeşi ve annesi olan diğer katılanlar .... ve ... ile birlikte sitede bulunan 8 no'lu dairede oturmakta oldukları, sanık ...'ın ise, site sahibi ... .... damadı olduğu, taraflardan ... ile ... arasında suç tarihi öncesine dayanan anlaşmazlığın bulunduğu, olay tarihinde sanık ..., katılanların oturmakta oldukları konuta, bu şahısların bulunmadıkları bir sırada girdiği ve tanıkların huzurunda evde bulunan bir kısım ev eşyası ile katılan sanıklara ait bazı kişisel eşyaları alarak site içerisinde bir başka yerde bulunan depoya götürdüğü, bir kısım eşyayı ise çöpe attırıp zarar verdiği, bu durumu haber alan katılanlar Derya, Zeynep ve Nuray'ın olay yerine geldikleri ve sanı ile tartışmaya başladıkları, sanık ... katılan ... "orospu" diyerek hakaret ettiği ve Derya'ya yumruk ile vurup basit şekilde yaraladığı iddia olunan somut olayda; 1-Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;Sanığın, katılanların ikamet ettikleri ev içinde bulunan katılanlara ait eşyaların bir kısmını dışarı çıkarıp bıraktığı, bir kısmını başka yere taşıttığı ve bir kısım eşyayı ise çöpe attırıp yaktığı, zararıda gidermediği sanık savunması, katılan ve tanıkların beyanlarından anlaşılmakla, mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiş, 29. maddenin ve 231. maddenin tartışılmamasına dair bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2-Sanık hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçu ile hakaret ve yaralama suçlarından kurulan hükümler yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanığın, katılan ... evine izinsiz girdiği ona hakaret ettiği ve yumrukla vurup basit şekilde darp ettiği oluş ve dosya kapsamından anlaşılmakla, mahkemenin sübutu kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;a)Sanığın konut dokunulmazlığını ihlal suçunu gece vaktine rastlayan zaman dilimi içerisinde işlendiğine iddianamedeki sevk ve anlatım ile yargılama esnasında ortaya çıkan herhangi bir delil ve iddia buulnmamasına karşın sanık hakkkında TCK'nın 116/1 maddesi ile uygulama yapılması gerekirken, eylemin gece vakti işlendiğine dair kanaate hangi deliller ışığında ulaşıldığına dair karar yerinde denetime olanak sağlayacak şekilde tartışma yapılmaksızın ve gerekçede bu husus açıklanmaksızın sanık hakkında TCK'nın 116/4 maddesi uygulanarak fazla ceza tayini, b)Sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ilamın hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmediği gözetilerek; 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendi uyarınca, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda oluşacak kanaate göre hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılamayacağına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden; “dosya içeriğine uygun düşmeyecek şekilde sanığın daha önce sabıkasının bulunduğu halde yeniden suç işlediğinden CMK'nın 231/5 maddesinin uygulanmamasına,” şeklindeki yasal olmayan gerekçelerle sanık hakkında aynı kanunun 231/5. maddesinin uygulanmaması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.